BİR ZAMANLARBir zamanlar, Bir çocuk yüreğiyle bakarken hayata, Ne kadarda mutluydum, O bir göz odada, Annem, babam ve kardeşlerim. Akşam olup eve gelince, Yan yana dizerdi bizi Ayaklarımızı yıkardı annem. Sonra birer, birer Bir göz odanın tahta zeminine çıkardık. Üstünde bir kilim seriliydi eski püskü. Biraz ilerde tahtadan bir kerevet, Ve yanı başında bir yüklük. Çocukluğumun geçtiği ev, Mutluluklarımın , hayallerimin Doruğa ulaştığı ev, İşte şu an gözlerimin önünde. Görünüşte bir tek oda, Ama mutluluğun göz göz olduğu bir ev. Belki ayakkabılarımız naylondan, Elbiselerimizde yama, Her istediğimiz olmuyordu ama, Çok mutluyduk işte hemde çok. Akrabalar gelirdi, O bir göz odada yirmi, yirmibeş kişi Oluverirdik bir anda Bu damı toprak eve. Dayılar, amcalar,dedeler, nineler Can katardık hep beraber. Mutluluk gülücük olurdu ağaç tavana. Babaannemin masalları uyuturdu beni Ve ben uykuya daldığımda Anka kuşu ve kafdağını, Görürdüm hep rüyalarımda. Binerdim anka kuşun kanatlarına, Aşardım kaf dağını ve dönerdim etrafında. Mutluluğun resmi buydu benim için, Yoksuldum ama gülüyordu gözlerim. Çünkü bizler bir aile idik, o bir göz odada sıkışıp kalsakta. .... |
O bir zamanlar geçti.
Şimdiki çocuklar sanal alemde Karagözle Hacivat'ın sülüeti gibi.
Her bişeyleri dikdörtgen ekran.
Arkadaşlıkları bile o ekrandan dışarı taşamıyor.
Bizim gibi gecelere kadar sokaklarda çelik çomak oynayamıyorlar.
Hem çelik-çomak ne ki?
Yabancı bir kavram...
Kalemin kelamın eksik olmasın.
Selam ve saygılarımla.