Kaptan
Meltem değil bu esen
Yelkenlerini yavaşça dolduran Estikçe gövdeni ürperten Karanlık göğün altında Gücünü, terini akıtıpta Rahatı esirgeyen Düşündüğün yok denizde Ne tahtalarını ısıtan Güneş Ne de köpük köpük dalgalar Vücutsuz bir enginlik Gövdenden kopup giden Her tahta parçası Her direk Sana bağırıyor Elveda et. Anlamazlığın çukurunda Köhne bir beden İnadına açılan yelkenler İnat ettiğinı bilmeden Bitmeyen bir umut hala Algısızlıktan hediye Yelkensiz bir gemi gidebilir mi Dümeni kopmuş bir mavna Söyle kaptan sence gider mi Tayfana anlat istersen Bir kez daha kendi yalanlarını Ya da adam ol yüzleş Kendi yalanlarınla Gene içtin bu akşam Tam fırtınanın ortasında Artık gözlerinde Yeşil denizde gümüş damlalar Olmadığını bilirdin işin Kafan yerinde olsaydı Atar yükü giderdin Çabalamazdın Ama sen kalın kafalının birisin Kopmuş tahtaları bir daha söken Dümeni gitmeden son kez daha kıran Eserini al eline Denizde sürüklenen iki ton tahta Ve üstünde tüm ayyaşlığınla sen Kontrolsüzce, aldırmadan Sürükleniyorsun özgürce Atılmış gibi denize Görüyor musun kaptan Suratına düşen gümüş yağmurdan Ne buraların adamıydın Ne de bir kahraman Ne kutsal bir iş yapıyordun Ne de yeni bir şey buldun Sen milyonların becerdiğini Anlayamayan bir budala Gerçeği gör artık Yükün kenef, işin bitik. |