su-s..üstüne alınma... yer çeker insanı, gök kubbe kadar ağır bir hastalık/mavi düşürür yataklara ve gizlenir ayak tabanlarına ıslak tedirginliğiyle suyun ki avuç içlerinle kavrayıp yüzünü/hüznünü, kırılan düşlerinin köşesinden su-s-AR sessizliğin es biçimidir güneş tepesindeyken göğün karşı konulmaz bir taşınma isteği... uzağa boşluğa yıldızlara... çıplak ayakları üzerinde yürüyor dile gelmemiş sözler bir bir ki hiç bir işaret yok ve düşmüyor yüreğe izi derin yarıklardan akan nehirler kadar berrak bedevi yalnızlığında bir aynada seçilmiyor sureti yüzünün... şşşş tamam yaşamadan öğrenmek yok ölümü bile.. yani gerçek bile değiliz bil/iyorum silinmiş kelimelerimiz karşısında ve dokunuyor harfleri savrukluğunun hiç çizilmemiş şehirlerinde parmak ucu telaşıyla ilerlerken sen acemi bir gösterişin dağınık telaşlarında kaç düş/e yazılabilirdi ki uyanık görülen rüyalarda... -saç ve -tut geriye doğru yazıyorum şimdi şimdi yazıyorum doğru geriye gök ve ay kırılması ve taşı su-s ve yar... bulut bulut çek içine yağmuru su-s ses ol! ve yer çekimi kadar ıslak ak/toprağıma cıva rengi dudakların bil/iyorum lakin duymuyorum/görmüyorum... (...) |