GÜL ENDAM 2
Yarınları gül kokan bir intihar sabahı
Giriverdi zehirli bir gül gönül bahçeme Baykuşlar haber saldı çığlıkları dağlara Dağlardan bir kıvılcım düşüverdi kalbime Ayrılığın şimşekten kor olduğu zamanda Düşlerime ram olan bir ateşle kavruldum Gül endam... Bedenimle sensizliğe vuruldum Ruhum bir başka yansır hayal aynalarına Ömürden bir kıvılcım koparır seni benden Kan kana karışmadı benim düşlerim kadar Bülbül gülü sevmedi mehtaplı bir gecede İki dünya verdiler yüreğime pranga Örümcek kadar umut öremedim kendime Gizemli Tur Dağı’nda gülü solduran volkan Eridi geleceğin sahipsiz kollarında Gül endam..O gecede sen olsaydın yanımda Angarya saatlerim bırakmıyor zamanı Uğruna can verdiğim peygamber çiçekleri Sessiz bir ağıt sanki gözlerinde buğulu Bir kasırga yüreği kadar sancılı aşklar İnan bu melodiler sana da son şarkıdır Bestesi ölüm kokan ayrılığın şarkısı Kaderi özümseyen ruhumun kıskacında Öğrendim musikinin gizem dolu ruhunu Hayat kadar kısacık, ebedi heyecandı Gül endam..Senle doğan günler dahi yalandı Bitmez bu sır dünyası, kelimelerle bitmez Artık dudaklar sussun.Kalpler,gözler konuşsun Her hatıra canlansın serseri bakışlarda Közlensin her hatıra kan gövdeli yaşlarda Bir damla bin umuttur gölgemi temizleyen Zamanın çirkefinde açık sarı bir umut Seninle kavuşmaya zehir kattık Gül endam Vuslata can gelmişti... Biz kanattık Gül endam Bir zindan kokar şimdi esaret zincirleri Nostaljinin koynunda güller açar, zemheri Bir cemre düşüverse bulanık saçlarıma Şemalın toprak kokar berzahın yumağında Bir ölüm vurur beni... Vurur sorgulamadan Artık git be Gül endam... Fazla yaralamadan Sevgi darağacında bir infaz bekler beni Kırık yaşam kılıcın kabzasında güller var Kurşun kadar sıcaksın hedef kadar karanlık Gül’e benzedin diye öldürecekler seni Kimdi? Işık sümbülü geceye konan kimdi? Beynime boydan boya şimşekleri çaktıran Tavus kuşu bir defa görecekti kefeni Cesedi bir tabuta sığdıramayan kimdi? Gönlüm aşina oldu tutku saraylarına Mezarıma karanfil döktü beyhude rüzgâr Kimdi? Yağmurda solan karanlığa böcekler Kubbesinde âlemin ay ışığı damlarken Ağlıyor dev aynada bir karınca gölgesi Senin umudun kadar yeşil, ama karanlık Senin umudun kadar hüzün kokar nefesi Ellerim kan sağıyor hazin dokunuşlara Issız kaldırımlarda şafakları bekleyen Gizle beni kalbine aşkı orda bulayım Orada ateşinle bir ömür kavrulayım Asumanda bir bulut merhamet gözyaşları İndikçe arz-ı zemin özlüyordu baharı Bir kızıl arzu gibi titredi karanfiller Zemheriye dönüştü aşkın kaynar suları Sevdamız bir türküydü, ağıt oldu bir gece Rüyalar kâbus oldu... Viran oldu her gece Soğuk damlalar düşer artık yapraklarına Kardelenler selamlar kırılmış dallarını Bir gün karanfil doğar belki topraklarına Okşar yine tenini çamurdan saçlarını İncitmeden sokulur yine dudaklarına Yudum yudum eritir nefesinin sesini Kök salar sessiz sessiz uyuduğun yatağa Hissedersin yanında çağlayan gölgesini Senin üstünde büyür bir gülün anıları Senin şarkını söyler gülün hatıraları Gül endam...Işık vardı..Nur vardı bahçemizde Biz beraber kararttık düne aydınlıkları... |
14 Lünün dağınık kafiye modelini çoook beğendim .Tebrik ederim sayın şair değerli gönül emeğinizi.Saygıyla.