SAPIK BUNAKKadının bacakları, mihrabıymış sapığın, Onlara yüz sürünce, açılırmış kör gözü. Belinden aşağısı, mehtabıymış sapığın, Orada görülürmüş, yıldızlarla gökyüzü. Nasıl aşağılıyor, küçümsüyor kadını, Yıllarca sömürdüğü, az gelmiş gibi sapık. Yatağında düşünüp, özümsüyor kadını, Sorumlusu kendisi, değilmiş gibi sapık. Cesaret edemeyip, yakmış şiirlerini, Kendisini yamayıp, rahat etmeli sapık. Ulusal marşa bile, katmış şiirlerini, Her gelene yamanıp, hep diretmeli sapık. Oysa büyük bir şair, üstadıydı hecenin, Hiçbir zaman dik durup, kendi olmadı sapık. Karanlığa gömülmüş, feryadıydı gecenin, Yıpranıyorken dava, bitti kalmadı sapık. Kapıldı kör akıma, kayboldu rüzgarında, Kaldırımlarda küstü, çileye düşkün sapık. Yürüdü gece gündüz, kan gibi damarında, Yollarında konağın, önünde köşkün sapık. Kendini takdim eden, geçmişteki çömezler, Şimdi yetkili oldu, duy da inanma sapık. Göstermelik törenler, biri-birini izler, Gösterdiğin menzile, gidiyor sanma sapık. Yine de sanatına, eğiliyorum inan, Korkularını yenip, dik duramadın sapık. Aile baskısı mı, omuzlarına konan, Ülkenin batışını, durduramadın sapık. 19.05.13 |
Ve o kadar çok var ki bunlardan.
Kutladım cesur kalem.