Yağmur yollar ve akasyalar
Yağmur yollar Akasyalar ve sen
Yağmur hafiften çiseliyor seni bana getiriyor toprak kokusu ve güneş yapmazsa oyun bozanlık birazdan ebem kuşağı doğar sen gelirsin bu sefer hiç gitmemecesine bu öyle bir geliş olacak ki biliyorum bu sefer bir daha hiç gitmeyeceksin yol boyunca ilerliyorum gülümsüyorlar Akasya’ların beyaz çiçekleri bir buğu yükseliyor göğe sanki o buğunun içindesin bir büyünün içinde işte senin farkın iki adımda bir sen geliyorsun daha değmeden ayakların yere yükseliyorsun göğe günlerdir haber beklerken senden güneşin oyunu gibi bulutlarla bir gel git oyunu ve sen yine yoksun çiseliyor hafiften yağmur yağmurun sesinden başka her yer herkes suskun söz birliği etmişcesine kilitlemişler ağızlarını kaldırımlar herkes senden yana sır vermiyorlar anlatmıyorlar seni bana oysa oysa biz bu yollardan az mı geçtik seninle el ele şimdiyse gök kilitli deniz de öyle anlatmıyorlar hikayemizi aşk dediğin adamak canını ve sevgili yokken yanında hiç bir şeyden tad almamak bu mevsim tam da düğün mevsimi döndüler bütün göç edenler bir sen dönmedin üstümden sürüyle kuşlar geçiyor düğün alayı sanki apak duvaklı gelinlerle yağmur usul usul çiseliyor zaman seni bana getirecek işte o zaman anlayacak herkes aşkın ölümsüz olduğunu geleceksen imbat’larla gel inan ömrümü harcarım bu uğurda gel sevgili beni gözü yollarda bekletme gülümsüyorlar Akasyaların beyaz çiçekleri ak duvaklı gelinler gibi 19/Nisan/2013/Cuma/Bodrum Yüksel Nimet Apel |
belki de şöyle mi demeli.. gölge hüzün, gözyaşı yağmur..ama hep değişmeyen sen...