Esrarengiz AdamGeceyarısıydı Dışarıdan gelen bir sese uyandım Penceremin kenarındaki yatağımda Doğruldum karanlıkta usulca Araladım penceremin kadife perdesini Merakla sildim, camın esrarlı buğusunu Mahmurlu göz kapaklarımın arasından Sesin geldiği yere bakmaya çalıştım Yarı net yarı bulanık Sokak lambasının altında sinmiş Siyah paltolu ve siyah fotör şapkalı bir adam Dermansız dizlerinin üzerine çökmüş Gözyaşlarıyla karışan yağmurdan sakınıyordu Işığın ve yağmurun altında eziliyordu Sanki yaşamındaki ezilişlerini yaşıyordu o an Ve sanki bütün yaşadıklarını dökmek istercesine Gözyaşlarıyla kaldırımın kenarından akan Nereye gittiği belirsiz yağmur sularına Karmakarışık duygularla dalmış,boş bakışlarım Yavaşca doğruldu yerinden esrarengiz adam Gizlice baktığımı sandığım ürkek irkilişimle Yüzyüze geldik bir anda yaşlı adamla o ışığın yansıdığı camda kendine ben ise onun bana baktığını zannederek tüm yaşamını anlattığı yüzüne bakıyordum Masumiyetin, kimsesizliğin yansıdığı Kirli ve buğulu camın ardında Çirkin, kirli, yorgun ve bedbah bir surat bana bakıyordu Dakikalarca birbirimizin yüzüne baktık Manasız, anlamsız ve boş bakışlardı sanki Benimkiler olabilirdi ama onunkiler değildi O yaşadığı hayatı görüyordu cama yansıyan yüzünde Esrarengiz adam yavaş yavaş döndü Üşümüş elleriyle paltosunun önünü sıkıca kapatarak Ağır aksak adımlarla oradan uzaklaşışını Dermansızca yürüyüşünü Ve yıllarıyla birlikte kayboluşunu izledim. Şafak Özışıl 2006 |