kuyu..sen düş/ gülüm/se ve koş diye yüreğime dizildi deftersiz kalan sahipsiz kelimeler... yokluğunun derinliğinde boşluğunun düğmelerini çözmek gibi, dedi Yusuf… parmak uçlarını, yastık altına saklamadan hemen önce ve kıstı g-özlerini söndürülmüş bir kandilin yankı/sıyla kesip sesini, yakılmamış bir harfin aydınlığı ile tenin gibi/senin gibi ve aitmiş gibi bedenine dokundu/sokuldu duvara ki aramak bir şeyi kuyularda kuytularda benzemek sayılıyordu bir şeye o zamanlarda... (...) |
benzemek sayılıyordu bir şeye o zamanlarda...
***
“Yusuf kuyular çok derin karanlık kuyular
Seni karanlık kör kuyuya kardeşlerin attı.”
***
“Yusuf kuyular çok derin karanlık kuyular
Seni karanlık kör kuyudan Rabbin çıkardı”
tebrikler
sevgilerimle...