KIZIL ŞAFAĞIN GÜLÜ
Nasıl vazgeçerim senden
Soğuk bekleyişlerimsin Sabahı olmayan gecelerimde Çaresiz ölümü beklemek gibidir şu yokluğun Bakmaktır geceleri Gökyüzünün pırıltısına Beklemektir sen gibi Beyaz bir ışığı gökyüzünde Bir hilâli sen sanmaktır Gözlerine batırırmışcasına Hayaline sarılmaktır özlemle Gözlerinde donan son bir damlayı Avuçlarında saklamaktır belki de Ağlamaktır içten içe Ne olduğunu bilmeden Gözyaşınla kalbini ısıtmaktır aslında Mırıldanmaktır bir şarkının nağmelerini Dilin çözülebilirse ağlamaktan Saklamaktır aslında Dikenli bir yeşilin kırmızısında seni Anlamaktır seni doğan güneşin sıcaklığında Dokunduğun yerdeki sıcaklığı duymaktır Ellerinle okşamaktır dokunmaktır anlamaktır Yaşamaktır seni Baharı sen gibi sarıp hüznüme Koklamaktır belki de Bir çiçeğin dalında Papatyalara boylu boyuna uzanmaktır Zamana bırakmaktır kendini Bakışlarında iyileşmektir her yeni bir günde Saat sensizliği vurmadan Sesini duymaktır aslında Telefona sarılmaktır Sesindeki mutluluğu duymaktır Ortak olmaktır mutluluğuna Tıpkı şu an yokluğunda susuyorsam Kelime olmaktır Seni yazmaktır satır satır Hep beyaz bilmektir seni Ve beyaza işlemektir güzeliğini Aşık olmaktır yeniden Umuduna sarılmaktır Deşmemektir kanayan bir yarayı Bazen fırtınalar kopsa da içimizde Göğüs germektir her zorluğa Dinmesini beklemektir sabretmektir Temizlemektir arsız düşünceleri bir bir Yeniden sevebilmektir aşk Nasıl vazgeçerim şimdi söyle Kızıl şafağın nazlı gülünden Ben seni gözyaşlarımda büyüttüm Dağ yamaçlarındaki açan güzeliğini Her çiçekten bal alan arılara sorsana Kuşların gözyaşlarında saklısın Sen üşütme ki şu yüreğimi Kuşlar yokluğunda ağlamasın Şimdi avuçlarında büyüt beni Çiçeklerin boynu bükük kalmasın... celalkeklikci |