1
Yorum
1
Beğeni
3,5
Puan
3788
Okunma
-Hasanoğlan’da yıkılan iki yapıdan birincisi(Fotoğraf: Ergin Baysal)-
Dalan gözleri, titreyen dudakları
Hüznü gördüm, yalnızlığı, çaresizliği,
Parmak izini, alın terini bebelerin
Değer bilmezliği gördüm, diri diri.
Duyarsızlık bir bir söküp alıyor
Tuğla üstüne tuğla koyan yok
İşleri yıkmak, silmek izleri gözlerden
Hasanoğlan’dan mutlu ayrılan yok.
Sağır sultan olmuşlar, duymazlar ki,
Taşı koyarken koptuğunu parmağın
Yerle bir etmişler, derslikleri, uğrağı (+)
Duymazlar yontulan taşların, ritmini tuğlaların.
Bozkırlar yeşerir, kırlar çiçek açardı
Bebelerin alın teriydi bunları coşturan,
Gece demez, gündüz demez üretirler
İşlerine gelmez ders almak bunlardan.
Tüm yükü, eziyeti güle oynaya onlar çekti
Yüksünmediler, usanmadılar yaparken
Ayrıcalıklı yer aldılar dünya sisteminde,
Düşünün biraz; o taşları, tuğlaları sökerken.
Gölköy’ün tuğlalarıydı masada biblo gibi,
Gözleri dolarak izlemişti günlerce Tonguç,
O çaba, o imece, o üretim fırtınası
Kavak yelleri esiyor başınızda, hey çocuk!
Nar gibi kızarmış kiremitler, baş üstünde,
Kale gibi, yıkılmaz taş duvarlar vardı
Türkülerin, oyunların bitmeyen sesi
Büyüyen, gelişen Türkiye’yi yazardı.
Batırılan geminin üretimleri bunlar
Yakın, yıkın, sizin değil onca emek,
Onarım deyip aşırın tuğlalardan
Hazırda olan gelsin, kolay olsun yemek.
Mehmet Erbil
22 Nisan 2013
(+) uğrak: lokal
www.mehmet-erbil.tr.gg
5.0
50% (1)
2.0
50% (1)