geliyorum
işte zaman durdu...
yoksa çok mu yavaş geçiyor saatler... tabii ben yola çıkacağım ya gidiyorum ya bu kocaman ama yalnız kentten.. ondan... yarın bu saatlerde bu acı soğuğun yerini akdeniz in serin yeli alacak ve birkaç eski dost o eşsiz saat kulesinin yivli minareye bakan yönünde beni bekleyecek ve ben yine annemden gizli saklanarak içeceğim sigaramı belki okey oynarız o yedinci kattaki mabette... annem yine arar nerdesin olğlum der babam zaten uyuyordur bu saatte onu hiç ellemem uyanınca arar zaten geldin mi oğlum diye geldim derim az sonra yanındayım... karaoğlanda laf atarmıyız ki kızlara değişmediyse antalyanın kızları aksu beni unutmuş mudur bilmem... unuttuysa hatırlatırız belki manavgata gideriz deniz in arabasıyla babası kızar yine zaten sen buraya hep araba için geliyorsun diye deniz soğuk mudur yüzülmez mi dersiniz olur mu hiç bu mevsimde akdeniz en güzel en tatlı sıcağındadır beni bekliyordur belki o da mazı dağına çıkarız beraber güneşin batışına mı doğuşuna mı bilmem onu varınca düşünürüz fark etmez çünkü güneş koşarak doğar antalya ya üzülerek batar... ikisi de harikadır ya gülersin ye ölürsün o güneşle.... yarın bu saatlerde akdeniz akşamları diye bir şarkı ben akşamı bekliyor bulacağım kendimi yarın bu saatlerde ben orda olacağım da ya sen... sen ne yapacaksın seni terk ediyorum sanma bu kadersiz yalnızlığa gitmem düşüyor işte gitmezsem olmayacak gibi geri geleceğim korkma yine sen olacaksın gözlerimde biz paylaşacağız bu yalnızlığı.... dönmek istemesem de şu lanet şehre senin için döneceğim.... |