RİYAKÂR YÜZLER
Sevabım, günahımla yaşamaya çalıştım,
Bir benim zahmetimle olmuyormuş demek ki. Göz kırptı büyük vuslat, sonla erken buluştum; Güller yalnız hazanda solmuyormuş demek ki... Bu kalabalık neden? Bu muydu isteğiniz? Ahde vefanız için son nefes mi gerekli? Eksik olsun yaşarken olmayan desteğiniz Sizce bu insan yalnız ölürken mi yürekli? Şu soldan üçüncüsü... Sizi anımsıyorum! Beni baştan savarak ’defol git’ demiştiniz. Şimdi ben de ne yazık, eksik önemsiyorum Hatır denen lokmayı siz haram yemiştiniz... Ya siz sağdan beşinci... Ne yüzle burdasınız? Benim hediyem miydi başınızdaki yazma? Bir yürek eksilecek, siz yine kâr dasınız Yürek dediysem, hani... Sizce çer-çöp ten bozma... Sağ yanıma diz çöküp, en kadim dostum gelsin Hani yirmi yıl benle bir lokmayı bölüşen! Güzel sesiyle şimdi bir ilâhi söylesin, Bir kişi de o olsun içten içe gülüşen... Meğer ne kadar da çok eş-dost, akrabam varmış Bizzat görmek isteyen: ’Öldü mü, ölmedi mi!’ Demek cümle düşmanım cemaatim kadarmış Peki ya boşandığım!.. O halâ gelmedi mi?.. Başucumda ağlayan vefakâr babam herhâl Bir zaman demez miydi: ’Kabrin ecir le dolsun?’ N’olur yetiş Azrail!.. Ölmem gerekli derhal, Yaşarken görmediğim şefkati eksik olsun... Allahtan ki, kabirler tek kişilik oluyor. Bu kadar maskeliyle nasıl sığardım yoksa? Ve şükür ki, uzuvlar ölünce son buluyor; Kalkıp tükürmek için tekrar doğardım yoksa... Bir tek vefalı dostum, yavrum gelsin yanıma Aranızdan yol bulup, geçemiyor Can Kızım. (!) Hissediyorum artık ramak kaldı sonuma ’Babam’ deyip sarılsın, nihayet bulsun sızım... Bizi yalnız bırakın, ve lütfen hemen gidin! Söyleyin; Cenazeme hangi yüzle geldiniz? Benim hakkım helâldir, siz ister haram edin Yaşıyorken siz bana ecel kadar -el-diniz... Ali ERDİNÇ |