Sokakları dolaşıyorum deli gibi Kaldırımlara yalvarıyorum Avazım çıktığı kadar gökyüzüne soruyorum Sevdiğim nereye gitti, beni bırakıp? Ay susuyor, yıldızlar ,,Bilmiyoruzˮ diye haykırıyor Onlar da bilmiyor Allahaşkına nereye gitti, ne olur söyleyin bana Gizlemeyin, örtmeyin izini. Ey şehir bari sen söyle gittiği yeri Arkasına baktı mı, ne dedi giderken? Kırgın mıydı, ağlıyor muydu sevgilim? Ya bir şeyler söyleyin ne olur! Susmayın öyle! Bakmayın öyle!
Yola eğiliyorum, ayak seslerini duymak için Yol bağırıyor bana: ,,Burdan geçmedi, geçmediˮ Ben kızıyorum, yalan söylüyorsunuz bana O mu dedi yerimi Sonerʼe söylemeyin diye Bir bulut, yere inip sis gibi karşıma dikiliyor: ,,Biz yalan söylemiyoruz, vallahî görmedik onuˮ
Hayır! Biliyorsunuz; ama söylemiyorsunuz Sokaktan geçen siyah bir kediye soruyorum O da hayır görmedim diye başını sallıyor Parktaki ağaçlara koşuyorum düşe kalka Yapraklarını dökmüş bir serviye sarılıyorum Başımı kaldırıp yalvarırcasına soruyorum: ,,Gördün mü onu, nereye gitti Hadi söyle! Benden gizleme! Onu çok özledim be Servi ağacıˮ
Gözlerim dibindeki gazellere takılıyor ,,Bulduuum!ˮ diye bağırıyorum, ,,Bulduuum!ˮ Biliyorum sen ve diğer ağaçlar onun izini örtmek için Yapraklarınızı döktünüz bu mevsimde, Bu yüzden dalınızda hiç yaprak yok Ve ben hemen gazelleri tek tek kaldırıyorum Saçıyorum, havaya savuruyorum Gazellerin altında sevgilimin izini arıyorum Ama yok, burda da yok işte
Gazellerin üzerine dizüstü çöküyorum Yığılıyorum, vurulmuş bir kuş gibi Başımı semâya kaldırıp, hayâl kurarken Bir kuş ötüyordu yanımdaki bir çalının dalında Yerimden kalkıp sessizce ona doğru gidiyorum Korkma kuş! Korkma benden! Sarı saçlı, yeşil gözlü ceylanımı gördün mü? Kuş ,,Gördümˮ diyor. Gözyaşlarım birden duruyor, yüzüm gülüyor Ay, yıldızlar ve servi ağacı da gülüyor Hadi kuş beni ona götür! Aç kanatlarını! Neden yüzün soldu birden? Neden yere bakıyorsun öyle, neden? Neden kanatların kalkmıyor kuş? Hadi kuş! Yapma ne olur beni ona götür!
Kuş ,,Beni takip et!ˮ diyor Ve ben yerden onu takip ediyorum Koşuyorum, coşuyorum Sevdiğime artık kavuşuyorum Dağları aşıp bağlardan geçiyoruz Derelerin suyunu yırtıp geçerken Gözüme papatya çiçekleri takılıyor Kuşa bağırıyorum: ,,Dur bekle!ˮ Bir buket papatya topluyorum Çünkü sevdiğim bu çiçekleri çok severdi Ardından bir buket daha... Bunları da başına taç yapacağım Koynuma buketleri alıp tekrar takılıyorum Önümde yorgun yorgun uçan kuşun peşine
Sonunda kuş beni bir mezara getiriyor Şaşkınlık içinde bir ona bir kabre bakıyorum Kuş beni yanlış yere getirdin, diyorum Hadi beni yaşadığı eve götür Kuş, başını kanatlarının altına çekiyor hüzünle Gözleriyle mezar taşına bak diyor Biraz eğilip taştaki ismi okuyorum: ,,Leylâ!ˮ Ve ben yıkılıyorum, çöküyorum ruhen Papatyalar yere düşüyor Gözyaşlarım da yapraklarına Saatlerce başında duruyorum Umutsuzca, hüzünle Susuyorum
Daha sonra papatya demetlerinden birini Mezarının üzerine koyuyorum Diğerini çözüp taç örüyorum Ellerim titriyor, dudaklarım büzülüyor Uçlarından yaşlar damlıyor, Çatı kenarlarından yağmur damlar gibi Gözlerim suların içinde, Damlacıklarda güneş ışıkları Sanki bir gökkuşağı yaratıyor Ve ben sadece bu gökkuşağını görüyorum Papatyaları sanki onun kenarına örüyorum Tacı örüp bitiriyorum Ve mezar taşına gidip Tacını taşa takıyorum Yani kalbine bırakıyorum Sarı papatyaları
S / ÂYEY (20:59) 21 Eylül 2011 / Wuppertal / Almanya Daha önce yazdığım bu şiire sesi ve emeğiyle anlamla ahenk kazandıran Nurcan Hanıma teşekkür ediyorum
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
GİTTİ DEDİLER şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
GİTTİ DEDİLER şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
İlk kez serbest bir şiirini okudum ve çok beğendim.
Canı gönülden kutlarım.