Muhâl Aşk
Bazen Mecnûn’du hani, Leylâ’ydı aşkın adı,
Ferhat’ın gür suyunda ne de şirindi tadı. Beklemek intihardı, muhâl aşklar faslında, İşte o muhabbetle Kerem yandı aslında. Mansûr çokta bir olup ve dedi ki: “En’el Hak.” Bu vücuttan sıyrılış gerçek aşktır muhakkak! Aşk, gönül mahzeninde yıllanırdı, gizliden. Âşık, aşktan ibaretti; bir de elâ gözlüden. Ayrılık, zaten malum; aşkta vuslat gâlipti. Rakibe boyun eğip, geri dönmek garipti. Kafdağı da engel mi? Ateşten deniz bile, Bir solukta geçilirdi ki, mumdan gemilerle! Bülbüller cezb olurdu, gülün bir gamzesinde, Aşklar dile gelirdi, bülbüllerin sesinde. Bu aşk ile yüzerdi, deryalarda yunuslar, Kesmezdi âşıkları, badeden okyanuslar. Vuslat sahillerinde demir atmak ne hoştu, Dertler başka başkaydı, fertler başka sarhoştu. Doldur sâki doldur ki, biz de sarhoş olalım. Batacaksak gün gibi, yâr elinde solalım! 05.12.2007 Mustafa BİLGİÇ |
tebrik ederim...