Gün Doğumu, Umudun Tecellisi...Vakit; geceye durdu Söndü bütün lambalar... Her yerde sessizlik Her yer karanlık... Yolunu kaybetmiş, mekânsız rüzgâr Ve ben... İki uyanık, iki çaresiz Bu kaçıncı yolculuk, bu kaçıncı bekleyiş Güneşin doğuşuna umut adını verip... Yürekten, dudaklara, dudaklarla ah çekiş Bazen sevgili için, bazen kahpe zamana Neler geldi geçti de, şimdi adı hatıra Anne, baba, sevgili; acılar, mutluluklar Şu zehirli sigara gibi ömür adlı şey Başta tatlı bir nefes sonra yanıp tükenen, Tükendikçe tüketen... Ve son nefeste, şimdi... Vakit gece yarısı; Sokak köpekleri var, etrafımda dolaşan; Anlaşılmaz harflerle, konuşuyorlar benle Duvara vuran gölge, dev misali... Yürüyor Köşe başında kadın, küçülmüş bir bedenle Köpekler suskun, ben suskun... Sonrası meçhul, sonrası her son gibi hüzün döken bir yağmur Şimdi alacakaranlık; Siyah ve beyaz... İlk buluşma göklerde Yorulmuş ayaklar, uykusuz gözler Az sonra, uyanacak yeryüzü, uyuşuk bir bedende Ve ben uyuyacağım... Bir kez daha uyanmak gayesi taşımadan... Günahlar işlenecek, sevaplarla örtülü Cenazeler ve düğün, kahkaha ve hıçkırık Herkes doğarken günle, ben... Yok olacağım Koşturacağım ardından koşturacağım hem de Ayaklarım yere basmadan, Geçen zamanın peşinden ve gelecek yarınların Mutluluğu arayacağım ve sonsuzluğu... Gözlerimi kapatıp... Açarak şu kalbimi... |
beni düşünceye sevk eden burası oldu...