* VUR ŞAFAĞI ALNINDAN *
Bana hep yorgun ve sessiz geceler bıraktın
Hasretin yükselirken göğe Çekilmez bir çarpıntı oldu kent Konuş susma, çaresizliğimi gör Vur şafağı alnından Uyansın goncalar, gece sefasından Ben, limanı belirsiz bir gemi yolcusuyum, Bu aysız geceler, bana göre değil Öğrenemedim; yitik yüzler arasında yaşamayı. Gözlerinle yaralanıp, salıverdiğin adam, Bir ihanetin hikâyesi oldu Uçuk bir ölümün gölgesinde Sen, göğsümde uyuyan, martının gagasındaki balık Kaç yolcu teknesi battı bu gelgitlerinde. Çeşmealtı’nda küreği kırık bir sandaldayım Elimi ısıran bir deniz kızı çıkardım sudan, Yaramaz bir çocuk gibiydi Mehtabın ışığıyla sokulurdum içinize Yakamozlar gözlerimdi, utanıp bakmazdın Gecenin en olmadık saatinde Üstün sırılsıklam yosun kokardı Ne güzel ıslık çalardın geçen gemilere Tek tutunduğum dal, aşkımızdı Onu da çekip aldın koynumdan. Uykum, bahar akşamlarının suskun meltemi Yokluğun bilinmeyen ülkem oldu Söyle, kime kaldı ki bu dünya Gençliğim hazan rüzgârlarına takılıp gitti Şimdi, adsız bir adaya takılıp kalmışım Boşuna bekleme/ şiddetli lodos esiyor, gelemem....! Vur şafağı alnından. NURİ DAĞDELEN 11.4.2013 |
Uykum, bahar akşamlarının suskun meltemi
Yokluğun bilinmeyen ülkem oldu
Söyle, kime kaldı ki bu dünya,
Gençliğim hazan rüzgârlarına takılıp gitti
Şimdi, adsız bir adaya takılıp kalmışım
Boşuna bekleme/ şiddetli lodos esiyor, gelemem....!
güzeldi emekleriniz daim olsun nuri abim..
saygım ve tebrıklerimle