NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE (Gülce- Sone'm)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
ŞİİR TÜRÜ:SONE’M ******************** 1-Batı edebiyatındaki ’Sone’ nin değişik bir versiyonudur. Kuple oluşumu Batı Edebiyatındaki ’sone’ ile aynıdır. Batı Edebiyatında kafiye yapısına göre sone türleri vardır. Fransız sone’si (abba-abba-ccd-eed) dizilişi ile; İtalyan sone’si (abba-abba-ccd-ede) dizilişi ile, İngiliz sonesi ise Fransız sonesinin kafiye dizilişini muhafaza ederek, ilk 10 mısrayı bir bent yapmakta, son iki mısrayı ayrı bir bent yapmaktadır. Türk edebiyatına Servet-i Fünuncular döneminde giren sone’yi bizim şairlerimiz çeşitli şekillerde kullanmışlardır. Türk şiirine yeni nefes alanları sunmaya çalışan GÜLCE edebi akımı, Fransız,İtalyan ve İngiliz sone kafiye dizilişlerinin dışında yeni bir kafiye dizilişi ve adı önermiştir. 2-SONE’ M’in şekli ve Kafiye şeması şöyledir. ---------------------------a ---------------------------b ---------------------------b ---------------------------a ---------------------------c ---------------------------d ---------------------------d ---------------------------c ---------------------------e ---------------------------f ---------------------------f ---------------------------e ---------------------------g ---------------------------g 3-Hece vezni ile yazılmakta ve hecenin 7 + 7=14 ölçü-kalıbı kullanılmaktadır. (Öneren Mustafa Ceylan) BEN ŞİİRE BAŞLAMIŞTIM VE DEĞİŞTİRMEDİM 8+8= 16 ÖLÇÜSÜ İLE YAZMIŞ OLDUM İLK DENEMEM.
Güneşin alnına asıp; soldurmuşsun al rengini.
Hırçın rüzgar acımadan yırtmış sağını solunu, Koparsam yeridir inan asıp; unutan kolunu. Cihana bir bak ey gafil görecek misin dengini! O ki; kırmızı gelincik, o ki nadide bir çiçek! İçim yandı gördüğüm an. Bu muydu verdiğin değer? Göster! Başka hangi bayrak şehidin kanından doğar ? Uğrunda daha kim bilir kaç Mehmet candan geçecek! Uyan Türk Milleti uyan! Sahip çık değerlerine. Fazla atmışlar kemiği bir it ulur Mudanya’da Ağlar şehit anaları kulak verin bu feryada! *** Gökkuşağının renkleri eskisi gibi değil ki Yeşil; bahar değil artık, sarı ne sonbahar ne de Atamın altın saçları. Yer gök kırmızı bir nida! Karış karış toprağını, tabelalardan adını Yatağından da karını alırlar sesin çıkmazsa! Gel küçükken ez başını sakın deme ya sokmazsa. Bu şiiri neden yazdım; halk otobüsünde gözüm dışarıdaki olan bitene bakarak ilerlerken birden gözüme bir bayrak ilişti. Kim bilir ne zaman asılmış, rengi solmuş, yırtılmıştı. O an içim acıdı bir iki mısra olarak not almıştım. Derken Türkiye Cumhuriyeti’nin kısaltması T.C.’nin bazı devlet kurumlarındaki tabela ve logolarından kaldırılmasına yönelik ortaya çıkan çirkin davranış duygularımı iyice had safhaya çıkardı. Elimizden geldiğince küçük de olsa HAYIR demek için protesto ettik. Kimine göre saçmalık dendi tepkimize. Kalkıp da baştakilerin başına silah dayayacak halimiz yok ya! Ben karışmam etliye butluya demektense elimizden ne geliyorsa birlik olmalıydık. Zaten milletçek en büyük hatamız birlik olamamak değil mi? Neyseki kimine göre saçmalık olan bu küçücük protesto etkili oldu ve geri adım atıldı. Bizleri bölmeye çalışmalarına izin vermeyin. Küçücük de olsa elinizden ne geliyorsa yapın! Zira bir gün gelir şu yaşadığımız huzur dolu günleri mumla ararız. ’NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’ |