Yaralı Bir Düş...
Bir papatyanın olmaz yaprağına düştüm,
oysa sen kısacık ömrüme uğrayan en güzel "DÜŞ"tün... Senli hayallere açmışken gönül kapılarımı, Umudun en güzel renklerine boyuyorken gökyüzümü, "BİZ"li mutluluklar coğrafyasının en el değmemiş kentini armağan etmişken ben sana, sen sadece iki damlaya sığdırdın kendini, gözlerimden düştün!... Değdi mi, değecek mi? Kaçırılan bir ömre, Tükenen bir gönle, Yüreğime terk edip gittiğin hüzne, Değdi mi, değecek mi? İki bayram arası da gelmemiştin ki sen bana uğursuzluk sayayım, Bayram saymıştım tüm gelmeleri, gitmeleri, gel-gitleri... Şimdi sen kimsenin okuyamadığı, okusa da anlayamayacağı bir cümlenin sözde öznesi yaptın beni! Panayır yerindeki salıncakta boynu bükük mahzun bir çocuk... Duaları, oyunları, şarkıları gitmeleri olmayan gelmeler adına yankılanıyor göklerde Hem sen bana iki bayram arası gelmedin ki seni gitmelerle anayım, oyunlarım mutsuz bitecek sanayım, En güzeli ben papatyanın kalan yapraklarına inanayım... |