iliklerime buz gibi işleyen şubatta ruhumu saran bu sıcaklık da neyin nesi
söyle sen baharın muştusu musun ey gülzare bir türkü tutturmuşum sana say ki yar diliyle ’sevmiş bulundum güzelim gayrı ne çare’
parsellenmiş yüreğimin en zengin hissedarı gurbetçi özlemlerimin kadim mihmanı
eğer ressam olsaydım içinde çakıl taşları olan bir dere çizerdim sana kenarına memleket işi kilimler sererdim sere serpe uzatırken ayaklarını dizlerinin dibine yalnızca bizim masallarımızı anlatan pembe kaplı kitaplar dizerdim herkes gibi kendi masalından başlardın okumaya
okuduğun yerleri ele verirdi beyaz bileklerini saran altın kadar saf gülümsemen fırçamın acemi darbeleriyle salkım söğütler yapardım dalgın düşüncelerinin üstüne bir şairin de dediği gibi kaçırmasaydın bir vakti elbet kavak yelleri alırdı salkım söğütlerin yerini
duyguların kadar beyaz tuvalim sesindeki neşe kadar renkli boyalarım yok ama ucu yanık mektupları kıskandıracak kadar biriktirdiğim kelimelerim var sana
ufkunda sert esen kuzey rüzgârını ipek bağrında ılık melteme çeviren
ey gök yüzlü kadın tenin gün saçların gece uçurumuna sevdalı dağ lalesini anımsatır bakışlarındaki her ifade
gözlerin sırlı ayna kim baksa güzelleşir avucunda tuttuğun her yürek sen sevdikçe devleşir
nefesin bülbülü azat edilmiş kırık bir gül dalı ah biz ne çok sevdik göğsünde kalp taşımayanları
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Gülzare şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Gülzare şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Sen yaz şair....