COCUK YILLARIM
merhaba ruhumun genç odasından
size hatıralar anlatacağım yemyeşil ovada kırlar içinde çocukça anlatıp coşturacağım sabahın en erken horoz sesiyle gün başlardı oyun saatimizle yakantop istop’tu en çok bilinen birdir bir oynardık biz bahçelerde bazen topaç çevirir, beştaş oynardık çift ip oynar bilekten ip atlatırdık birimiz hasta olur birimiz doktor çok güzel oynardık çocuk yıllarda meyve sepeti için halka olurduk adımızı meyvelerden koyardık oyun başlatan ebemizle biz işaretlenmiş yerlerimize koşardık Menekşe mendilim köşe köşe bizden size kim düşe demek için toplanır gurup olurduk kahkahalarla gülüşür, eğlenirdik biz ne çocuk parkımız vardı ne bir sahamız mahalleydi bize oyun bahçemiz ya ekmek,peynirle ya domatesle doyardı acıkan midelerimiz yağmurdan ıslanan toprak buldukmu? yönümü kes isimli çıvi oynardık hep birlikte düz taşları toplayıp taş üstünde taş dizer oynardık el ele tutuşup daire olurduk yağ satarım bal satarım oynardık çimenlere uzanır boylu boyunca el üstünde kimin eli sorardık en küçük kardeşti oyuncağımız o bizim bebeğimiz bizde anneyiz kah kucakta taşır kah uyuturduk ağaç dallarında beşiklerimiz kapı kapı dolaşır mani söylerdik komşularımızın ellerini öperdik onların verdiği ikramlar ile evcilik oynayıp, piknik yapardık bizler salıncakta çok sallanırdık ip atlardık,bezirgan başı oynardık kör ebe saklanbaç ile çocukca bazen saklanırdık oyun boyunca toplanır hep beraber daire olurduk bülbülü kafese koyar dönerdik bazen belimize sarılıp, başı gizleyip uzun eşek yapar, zıplar oynardık kocaman taşları yuvarlar dizer üzerine uzun tahta koyardık iki guruba ayrılarak biz tahterevalli yapar, güler oynardık çantalarımızı engel yapar atlardık birde bazen çelik çomak oynardık yağmur yağmaz ise yağmur adamı ıslatıp gezerdik şen kahkahayı yeşillik arası bir toprak bulsak hemen seksek için yeri çızerdik kaygan bil taşı kırıp küçültüp tek ayak üstünde zıplar oynardık kibrit kutusundan telefon yapar saatlerce birlikte konuşurduk biz bayrak yarışıyla çember çevirme yarışmalardan en çok sevdiğimiz akşam güneşini iple çekerdik gölgeme bas oyunu oynamak için şayet mızıkçılık yapan olursa tek ayak üzerinde bekletirdik biz. akşam esintisi ile semtin en yüksek tepesine çıkar yayılırdık biz kendi yaptığımız uçurtmalarla gökyüzünde salınır yarışırdık biz yuvamız yalnız akşam içindi ezanlarla çekilirdik evlerimize bahçe çeşmesinde el yüz yıkanır sokak giysileri avluda kalır öyle girerdik evlerimize eve girince oyun bitmezdi yemek saatini iple çekerdik bu saati doldururken biz ellerimizle kuleler yapar harflerle bulmaca bazen şehir oynardık akşam yemek sonrası biz toplanırdık büyük annemizin yanıbaşına masallar dinlerdik yüzük oynardık uykulu gözlerle son saatlerde günlerimiz bir bir böyle geçerdi ne yorgunluk ne halsizlik duyardık hastalıkları tanımazdık hiç zaten duysaydıkta pek anlamazdık "ahh nerede o eski günler" diye üzülme üzülmekle hiç bir şey geçmiyor ele yaşamını sen çiz çok geç olmadan çocukluk yaşlanmasın hatıralarla kalkın hep birlikte bir köy kuralım çocuk dolduralım bu köyümüze evlerinin önünde kır bahçesinde çocuklar yaşasın coşun sizlerde YALNIZ VARDİYAM Şiir kitabımdan Biraz ÖZTÜRK, Biraz BENLİ Mısralarımla. |