Seyrana çık eyy gönül
Seyrana çık ey gönül
Ne oldun ey dil yâre isyan feryad eyledin Sanki dilden dökülen abı bilali bana Merhamet etmeyip de tebah berbad eyledin Kana kana içersin hoştur zülali bana Seyrana çık ey gönül cânandır sana gelen Zülfü amber perişan yanandır sana gelen Nazına dürmüş aşkı sunandır sana gelen Mah gibi ebrulerin dogar hilâli bana Felek çarkımı kırdın dildare nettim bilmem Ey kalbimin ruşanı geldesen gâyrı gelmem Rûz ü şerbet sahraya aksın yaşlarım silmem Mercan mercan dökülür emtar bilali bana Sensiz geçen yazları nevbahar kış eyledim Aşkın zehir olsada canıma nûş eyledim Üstüme geceleri örtüpde pûş eyledim Görmesem cemalini yeter delali bana Haruni ister haktan rânanın dili güzel Bağlarda peçelenmiş güllerin gülü güzel Döşe gerdana vuran kakülün teli güzel Elbet bir gün nasiptir verir helali Bana Harun yıldırım tebah (yıkılmış ) zülal ( temiz berrak su ) celal ( ululuk büyüklük ) bilal ( su gibi ıslatan ) delal ( naz içve insana hoş görünen ) nûş ( içici şerbet ) pûş ( örten ) |