Ey Sabâ!
Kaç ferdâyı düşürdü fecre batmış o şemsin?
Ruz-i yeldân ezâysa sen sabrımda kıdemsin Firkâtdeyim asuman hicrânınla naçârım Etmem seni şikayet sen arzıma gülensin. Çâk çâk etse sinesi tebâh olmaz subh-i cân Şû lâneme bin hüccet bin belaysa ey cânân Hedef ettim gönlümü didarınla düçârım Ye’is sayılmaz nekbet etsen dahi bendegân Matemimden kalkmasa siyah olan bu ridâ Can evinden vur beni tarumarken her vedâ O suzişli şehladan ben gül olur açarım Nigâhına kurbanım gel ağuşa gel gedâ Ey sine-i firuzem! Ey canan-ı dil-bestem Lem’a lem’a sitârem sen feyzây-ı gül destem Sanma inkisar eder fersah fersah kaçarım O sineye meftûn et cevval olsun dem-bestem Bir şemmene talibim o nazenin nükhette Meftun ettin câvidan dolmayan bir mühlette Nevha ise vuslatın ben inciler saçarım Kaç süruru payidar bahtiyar ki cihette? ferdâ yarın öbür dünya gelecek fecr Tan yerinin ağarması. Şafak. Sabah Vakti, güneş doğmadan evvel şarkta hasıl Olan kızıllık. şems güneş ruz-i yelda en uzun günün gecesi çâk Yırtık, yarık. tebah Mahvolmuş. Yıkılmış. Fesada giriftar olmuş subh-i can şafak vaktinin canı lane yuva, ev, aşiyan hüccet Delil, kanıt. yeis Umutsuzluktan doğan karamsarlık, üzüntü nekbet Şanssızlık, talihsizlik. bendegan Kullar, köleler. rida Örtü, belden yukarı örtülen şey, çar ve şal. suziş Yakma. Yanma. şehla koyu mavi ela göz. nigah bakış, bakma ağuş kucak geda dilenci aşkı dilenen firuze değerli bir taş dil-beste Kalbi bağlı, aşık. lema Parıltı, parlayış. sitare yıldız inkisar Gücenme, gönlü kırılma. cevval koşan, dolaşan, hareket eden, canlı dem beste Sesi soluğu kesilmiş, susmuş şemme koklamak nükhet Güzel koku. cavidan sonsuz nevha ölü arkasından ağıt sürur sevinç payidar Kalıcı, sonsuza kadar yaşayacak olan cihet yön taraf Yasemen Akyürek İstanbul Mart 28 2013 |
tebrik ediyor saygılar sunuyorum..