Bitmeyen sevdam (1)
Dondurucu ayazda
Kar çiçekleri sıcaklığıyla Bir kalp çizdim oltu taşına Vatan yazdım üzerine inadına! Boynu bükük sevdamla Erzurum’ da Kar kar dolaştım yürek serinliği ile Layık olmak için yüce sevgiye Hiç erimesin dağlarında kar "Fahriye abla" kadar sıcak yar Munzur’un istediği helva tadında Erzincan’ da Kurban olayım Madımağına Senin suçun yok şehrim Leke koymam adına Kırılası eller kıydılar cana canana Kervan kervan akar yürekler sana Sızır şelalesinden sızdım sevdama Sivas’ da Çivi gibi bedenlerdeyim Zeusda Efeyim ya Aldırmam sıcağa soğuğa. Ölümüne sevda Kuşadası’nda Deniz, deniz olmuş yüreğim Mertliğim, kimliğim Aydın’ da. İki göz vermişim sana sevdam Köroğlu diyarında Kim takar Bolu beyini Sür atını üstüne incilerin dökülmez ya Kaybedeceğin iki göz o da sen de yok Yükselt sesini kalma suskunca Bolu’ da. Dellenmiş yüreğim Katmışım ana vatana Uzak kalma sevdama Amik ovasından sal aşağı kendini Habib Neccar’ ın arızalı yüzeylerine Arıza görsün dost düşman Humus tadında Antakya’ da Hüzünlerle sevinçlerle Nemrut dağında sevdamla Rivayetten anlamam Mistik ya da okült yaşam Kardeşliktir yaşayan Can can da Adıyaman’ da "Ala kaymaklı dondurmam" Sana da toz kondurmam Bir daha yaşanmasın katliam Sütüyle yıkadım yüreğimi dondurmanın bembeyaz Yaz kahramanıma yaz Fransız’a, İngiliz’e papuç bırakmaz Nasıl üşümesin sevdam hava ayaz Maraş’ da Biliyorum, duyuyorum, görüyorum Seni unutur muyum yorum Yakma gözlerimi isot isot Han topraklarında aç yüreğini dost Karşı duruşun haine olsun sevdama değil Kara yılan türküsünü duyar gibiyim Antep çeteleriyleyim Gaziantep’de Yukarı Fırat’a doğru akmakta sevdam Mis gibi kayısı kokusundayım Bal tadı var adında Şiro çayı büklüm büklüm Kaval sesinde yanık çoban türküm Malatya’ da Sabahattin Ali ve diğerleri Unutulmayan hatıram zindanın Senin de günahın yok uç burun On iki eylülün kara gölgesi karalamaz sevdamı Antik çağın doğan Kalbimdesin sevdam Harika bir manzara Gün gelmiş şeytan azapta olmuşsa da Kahretsin şeytan bu ya, Sinop’ da Munzur çiçeğim, Dersim diye yanar içim Dağlarında bülbüller öter sevdam Sana uzanan elleri kırsam Zel dağından Düzgün baba kayalıklarına kadar Dersim yazsam Fırat kadar derin yürek munzur kadar serin değil Yanıyor yürek yanıyor Tunceli’ de Bir resim çizdim yine yüreğime Yarim oldu sevdam oldu Den şilesi tadında Boynu bükük kalmasın Süphan Heybeti var adında Yıkılmaz kalem Keledoş mu desem? Otlu peynir mi desem? Çimdir yüreğimi gölünde Nasırlı ellerde tırpanda Bir başkadır sevdam, Van’ da... |