5
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1094
Okunma
1.
yemin beklemez
sahibinin unutkanlığını
bozulur
eğer öleceksen
sırrını, kademini getir bana
yoksa içimdeki esirin zincirleri boşalır
içimdeki dağ yerinden oynar yoksa
sana ne dedim…
yağmur deler, çamur ezer değil
sana elimdeki kesikler kadar
başımdaki ağrı, yatağımdaki yılan
yeşilimdeki mavi, siyahımdaki mor kadar
dedim sana
dedim ki sana
etine et katarken dikkat et dünyadaki piç sayısına
yelkovan, akrebin zehrinden yana dertli
ölüm senin kızlık soyadın mı da
bunca hastalığı, acıya aşina camı,
gittikçe çoğalan, gittikçe efsaneye çalan
bu doğurgan canavarı,
yani,
şair olmayanlar için
adı dünya olan şeyi
basıyorsun bağrına
2.
bencil kara parçasında
bencil pamuk yüzü
ki bu yüze toprak sürmek
kutsal bir günahı tamamlamaktır
med-ceziri yaşamak, karantinaya düşmek,
evet demek ve kibir koklamaktır
kokluyorum ve içimde
leylak renginde bir taş büyüyor
3.
hangi şehirden geldiklerini bilmediğim
bi çok insanla telaffuzu zehirli
kelimeler eziyorum ağzımda
eminim bu kesinlikle bir aşk başlangıcıdır
insanın kendine olan yüksekliği
insanın kendine olan o çok edepsizliği
gibi
büyüyordur aşk,
mekânın o iyiliği pek mümkün kılmayan
havasız rahminde
benim elim belkemiği doğrultmaya alışık
kim ne derse desin
benim gövdem kendime manzara
4.
fırtınada uçuşan kemiklerini
izlemek benim için
bir yaz tatili
bir dalga kıran seyri
seni emanet bıçaklarla yaralamak
alçaklık olur
körfezde bırakmak seni…
bu sadece bırakılmak olur
efkarlı kalbinde
zerre düşman kalmamış
bu iyi
bu göçmen iradesi
hoş geldin ve gidiyorsun
bu kötü
bu hayat gerçeği
5.0
100% (1)