Arap Kurt Şiirinde Doğal RitimlerYıllardır süregelen eğitim sistemimizin aksak ve hantal sürecine maruz kalmasıdır belki de bazılarımızın kendi iç âlemindeki hazineyi keşfetmekte ağır kalması.Buna rağmen, zamanı gelen bir tomurcuk açılacaktır mutlaka ve patlayıp gösterecektir kendini. Büyüyüp serpilecek, varlık âleminde gerçekleyecektir işlevini. Genel’e hasrettiğimiz bu sözler belki Arap Kurt şiiri için de geçerliydi; Arap’ın şiire geç başlaması belki bundandı. Fakat bu durum, her zaman olumsuzluk değildir. Nitekim Arap Kurt şiiri, öylesine bir göz atmakla bile bünyesinde barındırdığı hayatın sağlam adımlarıyla şiir âlemine taşıdığı doğal ritimle ‘ben varım’ diye göz kırparak gecikmeyi ve beklemeyi telafi ettiğini göstermektedir. Belediyece bastırılan kitabının daha ilk mısralarında ‘Her şey can derdinde sönen mum bile Ölüm denen gerçek götürmez hile’ diyerek bizi şiirinin imgelem dünyasına çekmektedir. Ve şiir, mısra mısra yürüyerek alır götürür bizi Anadolunun velud toprağında… Arap Kurt şiirinde dikkati çeken başlıca özelliklerden biri, hayat gerçeğinin ve insan doğasının olanca tabiiliğiyle göz önüne alınmasıdır. Gözleme, hayat tecrübelerine dayalı tespitler, kimi yakınlarına, kimi kendine ait yaşanmışlıklar bundan dolayı yer alır şiirlerde. Arap Kurt, yıllar yılı kendi kozasında örgülediği , pişirdiği kendine has dünyasını, üslup ve sanatsallık kaygısına düşmeksizin kendine has ifade kolaylığıyla sunar okuyucusuna. Cömertçe paylaşır duygularını, birikimini.. Üstelik bunu yaparken kendi şiir anlayışının ve oluşturmaya uğraştığı şiir dilinin sınırlarını taşmaksızın. İşte Günbatımı Düşlerinden bir örnekleme: “Hiçlik her şeyi yutarken Yaprak yaprak eksilirim kendimden” derken hayatının doğal ritmine ayak uydurmuş gibidir dizeleri. Ve sürer gider hayat, kimi zaman çile, kimi zaman ince bir espri yüküyle ve şiir bütün bunları naif bir esneklikle karşılarken, ayrılıklar, hasretler, acılar geçer hayatın ve şiirin içinden..Dokunarak gönlümüzün tellerine. Bazı şiirleri nesneldir Arap’ın; her okuyan kendinden bir şeyler bulur, hislenir gezinirken dizelerde. Bazan öznelleşir, doğrudan ‘babam’ der, oğlu ‘Bahadır’a Mektup’ olur, kızına, eşine hitabeder. Böyle de olsa yine de genelin duygularını dile getirmekten geri kalmaz şiiri. Kimin anası babası, yakını arkadaşı, eşi dostu yoktur ki?.. Bazan hayat zorlaşır, çileye çeker insanı, ki, bunun ağırlığıyla kaçınılmaz olur ‘Cinnetin Eline Düşmek’ ve bundan çıkışın tek yoludur Allah’a ‘Lailaheillallah’ diye sığınmak.. Günlük hayatında –uzun soluklu arkadaşlık ilişkimizden de gözlemlediğim- kişisel ilişkilerindeki sevecenlik ve olaylara bakışındaki şairane hassasiyetini doğal olarak şiirlerine de yansımış buluruz. Çevresindeki olaylara günübirlik tepkiselliği bu kez şiirsel inceliklere bürünerek sızar mısralarına: “Öyle insanlar vardır ki kendisi aç gezer Dalkavuğunu besler” Derken budur olan. Diş ağrısına bile ‘iblisin ayak sesi’ yakıştırmasıyla dersini verir şiir diliyle. Hayatı ölümü tabiatı kuşu kelebeği.. tabiatın barındırdığı ve insanı olanı mümkün mertebe Arap Kurt şiirinde şiirselleşmiş bir edayla görmek mümkündür. Hem bunu, kişisel tarihiyle harmanlamayı da kotararak yapar ki, bu, şiirine hikayesel bir arkaplan kazandırıp merak unsuru da eklemektedir. Bakarsınız inşaat işçilerinin durumu resmedilir, halet-i ruhiyesi anlatılır, bakarsınız tanıdık gölgeler süzülür duvarlarınızda. Gözlemlerini, hislerini, duyuşlarını paylaşır sizle. Çocukla çocuk büyükle büyük olur. Beyle bey, hamalla hamal olur açar kalbini halkın her kesimine. “Ne kadar da kabağa benziyorsun dünya!” değer yargısıyla dünya sevgimizi, tutkumuzu sarsarken, “Bir kartopunun üzerinde erirken parmak izlerim” diye zamanın gelip geçiciliğini vurgulayıverir. Kelebeğin kısacık ömründeki, güvercin sevinci ya da matemindeki hikmeti hatırlatır ve Mahir Nakip Bey’e atfettiği ‘Kerkük’, Filistinli çocukların şanlı direnişine atıflı ‘Korku’ adlı şiirleri ya da Muhsin Yazıcıoğlu gibi çoğumuzun kalbinde yer tutan bir kahramanı anlattığı şiirleri, ümmetin derdiyle dertlendirir hepimizi. Hasılı kelam, Arap Kurt şiirinde genel olarak şiirde olmasını beklediğimiz şeyler var. Şairimizin şiir dilinde bazı sorunlar göze çarpsa da zamanla şairin içinde bulunduğu gelişim sürecinde bunların giderileceğini umduğumuzu belirtelim. Kitabında belirgin bir izleğin olmaması, bunun ilk kitabı olmasından kaynaklandığından, elbette ki mazur görülebilir. Entelektüel boyutundaki zaafları da giderilmeli. Türkçe yazan bir şair, biraz arapça biraz farsça ve uzman düzeyinde olmasa da yeterince dilbilgisi bilmek zorunda. Türkiye şiirini iyi okumalı, yeteri kadar da dünya şiirinin gidişatından haberdar olmalıdır. Naçizane tevsiyemiz, budur Arap Kurt ve sair şiirle iştigal etmeyi tutkulaştırmış genç arkadaşlarımıza . Arap Kurt’un şiir serüveni devam ediyor. Biz, Arap Kurt şiirini zevkle izlemeye devam ediyoruz. Salim Kanat |
Sitelere ilk girdiğim yıllarda ilk tanıdığım şahsiyetti
Arap kurt, her haliyle tevazu sahibi sizinde dediğiniz
gibi çocukla çocuk hamalla hamal olan erdemli bir
dost kazanmanın onurunu yaşadım yaşıyorumda..
Emeğinizin değer bulduğu gönlümde yeriniz bir başkadır üstadım
Kaleme almış olduğunuz bu güzel bibyografi ise edebi bir eser
olmuş maşallah... Okumaktan haz aldığım bu güzel eserinizi vede
sizi tüm samimiyetimle kutlarım tebrikler..
Sizin nezdinizde Arap dostuma da başarılarının devamını diler yolunun
açık olmasını rabbimden niyaz ederim..
Selam vede muhabbetlerimle Allaha emanet olun..yudumyunus..yunus karaçöp