İRONİK BİR AŞKIN HİSSİYATSIZ SESİGeldim işte, gidiyorum dünyadan, Beni bir kadın hayal meyal tanır belki, Belki bir babasız çocuktan, Uzak ülkelerin birinde hikâyemi, Duyarsınız. Ölüm kapıma tünemiş baykuş gibi, Bir aşk düşmüş kadının gözlerinden, Adam bitap ölümlere yelken açmış, İhanet kahkahalarını savururken, Sadakat ayakların altında kalmış, Bir gün dinlersiniz sadık aşkı benden, Anlarsınız. Kimliksiz sevdaların peşine düşersiniz. İhanetinizi gecelerin koynuna saklar, Ak göğsünden gündelik aşk içersiniz. Bilmezsiniz yâre gül tadı biriktirmeyi, Gül kokulu yârin, hayalini yarsız sevmeyi, Anlayamazsınız ölümlere gebeyken gece, Yârin gözlerine bakıp, gül gibi kuruyup gitmeyi, Bilemezsiniz o seçimini kullanmışken, Merhametsizliği sürüp gözlerine, Adamını öldürmeyi seçmişken, Buna rağmen gündelik aşklara inat sarılırken, Kalbindeki yâre, aşkla kovalarken ihaneti, Ağlarsınız. Ne zaman damla damla yağmur yağsa memlekete, Bir aşka kafa tutar sırılsıklam ıslanmışken bir kadın, Tek hatasıdır toprağına o anlamsız asiliği, Sorarsanız haklıdır dünyada kendince, Sevdiği ayaklarının altına serilince, Merhamet etmeyene merhamet etmez. Firavunlar gözyaşı döker ona gecelerce, Oysa gözyaşlarında boğmaya değmez, Sevdiği adamın gözlerinde, Yanarsınız. İsyanların çağlayanlarında aşk hükümsüz. Yapma aşkların itaatsizliğinde bahar, Yaradanın merhametini ararsınız. Mevsimler hüzünlendirir ardı sıra sizi, Geçer gider üstün körü bir zaman, Bir şiire yansır siluetim. Kadınım sarılırken benden başka herşeye, Ben daha çok ayaklar altına düşerim. Boynumda beddualardan kocaman bir heybe, Taşırım boynuma asan yârim diye olsa da çile, Lambaların altında sarımtırak sevgiyle, Ölümleri ve zulmü hak eden benim. Yalan benim, dünyaların tüm hatalarını, Aldım üstüme, aldım kabullendim. Hatta on sekizlik bir gencin, kadınlığını çaldığı, Düşlerindeki müebbeti hak edenim. Onlar günahsız, tüm dünyada tek, Nefessiz kalması gereken günahkâr benim. Ve yargılanmaya hakkım yok, düşünmeden, Asarsınız. Yalan bir zamanın içinde suskun, Herşeye rağmen sessizliğimde sensizken, Binbir çeşit çiçeği sakladım. Ve benim nehrimin gül tadını sunmadım. Ellerimin sıcaklığını bile bilmezler, Sensizliğim kazınırken hayatımın gözlerine, Sen kokarken gül gibi ellerimde, Kapattım gözlerimi, başka gözlere bile bakmadım. Hiçbir güzele sensizken şiirlerimi sunmadım. Oysa aşk senin bağrında yanmaktı. İronik bir aşkın hissiyatsız sesi değildi bu ateş, Aşkı sürgüleyip şarjörüne vurmak sana yakışıyor, Öldürmek nasıl yakışıyorsa, Sigaraya başladım, kadehlerin biri dolup biri boşalıyor, Ağız dolusu küfürler biriktirmişsin bana, Rüzgâra seslendim geçen, getirdi mi sesimi? Arka arkasına söyle istersen bana, Ben sana ömürlük aşk biriktirdim firakta, Geldim işte, gidiyorum dünyadan, Beni bir kadın unutur belki, Bir babasız çocuk anlatır hikâyemi, Şiirlerimde arar bulursunuz, Yârin yüreğinde merhameti aradığım gibi, Şiirlerim bir bir fısıldar size geceleri beni, Şiirlerim bir bir fısıldar size geceleri, Beni, Tanırsınız. BAKİ EVKARALI |
Gece ateş.
Ateş sen.
Sen aşk.
Ellerin kokan saçlarım rengi gece indi yine üstüme, kıvrım kıvrım.
Bir parça nur adına
kendimsiz bir masalın, mutluluğa düğümlü son ucuna yaslandı kirpiklerim.
Yine gözlerinin yolunu tuttum farkında olmadan.
Hesaba katmadım yokluğunun ardım sıra dizileceğini.
Yine o çok sevdiğim yanak çukurlarına bırakıverdim kendimi.
Düşeceğime aldırmadan...
Ağırlaştı göz kapaklarım.
En derinde düşler bozuldu.
Yokluğunun boşluğunda asılı kaldı sevdamızın kimliği.
İsmimden nûnlar düşerken diline.
Ölmek en çok bana yakıştı Can
aşk ile sen arası.
İclal Aygün