ve aşk...
gözlerimi kapattım sessizliğe
ve bir hayal uğradı yüreğime gerçek mi rüya mı bilemedim ama ben onu çok sevdim uyanmak istemedim o rüyadan ne adını biliyorum nede kim olduğunu kömür karası gözlerinden taşıyordum bir an geçme umudunu ne kadar zormuş meğer sevdiğini saklayıp susmak elbet herşeye değer gülü koklarken dikenin acısınna katlanmak bir rüya elbet bulamam seni gözlerimi açarsam bitecek sanki ama aklımda hala o sözün unutmadım, unutmam da sözüm gül güzel kokar elbet lakin acısını çekene o parmağa batan dikene katlanmasını bilene sen gülsün yar, sevdan diken sevdan kanatsa da beni gitmedi o gözlerin gözlerimden gerçek gibi aklımda hala o sevgi pervane şem’e bırakır kendini gül dikene teslim eder güzelliğini pervane aşka atar bedenini bülbül gül için dikene verir yüreğini aşk bile aşka kurban verirken kendini ey gönlüm sen nerdesin şimdi çok beklemedin mi gelmedi mi vakit kendini kurban etmenin zamanı değil mi çok mu geç vakit yoksa ama pervanelerde karanlıkta uçmaz mı ateşe bırakmaz mı aşkın aydınlığına kendini yanmaz mı o yürek o şemde karanlıklar saklamaz mı sevgiyi susmaz mı bülbül gece vakti ve sadece yürekler konuşmaz mı ki pervaneler ateşe koşmaz mı bir mum, bir pervane, bir ateş ve aşk... bir gül, bir diken, bir damla kan ve bir ’’ah’’ çıktı dudaklardan pervane şem’e, diken güle sevda karanlığa, susmak yüreğe iki damla yaş gözlerde biri pervane’ye biri gül’e ve şimdi aşk ağlıyor işte sevdasına susan yüreğe ve yok oluyor bitiyor sevda akmayan iki damla var gözlerde... |