1)

gün ışığında kar tanesi

gözlerindeki davet

dayanılmaz evet;

senden miydi benden mi

ben de eridim;

çözülen saçlarından bir nehir

aktı üstüme üstüme,

şarabın esridiciliğinde

ışık seliydi bakışların,

büyüledin beni aşk vadisinde…



2)

koştu bir kısrak

o dağ senin bu dağ benim,

zamanı topladık

hazine dairesinde yüreğimizin.



3)

de ki sevgilim,

acılarımızın ağısını aldık

peribacalarında üç günlük

balayımızdı bizim;

masmavi gökyüzüne

bembeyaz güvercinler saldık…



4)

canım çekti seni

seslendim kulağına rüzgârın

takla attı bir güvercin

adını söyledim; beni özledim,

gelecek kez beni

burcumu sormadan seversin;

titremeden dizlerin

kaybolmuş ürkekliğinle,

tanışıyor bedenlerimiz;

gıdıklanmaz hiçbir yerin,

kaçasın gelmez, koklayıp öperken

minik bir merinos gibi

baştan aşağı

tenimi sana yatak sereceğim

konuş, saatlerce dinlerim

yağsın sesin bahar senfonisi gibi

kulağıma melodik…



5)

böyle bir şaraba

ağzımı dayamamıştım hiç;

öp beni, yala, okşa

parçala, ye dilim dilim,

rüyâlarını gerçekleştir

her yanı senin bedenimin

düşlerine yorgan gibi örtün beni!



6)

buz dağlarınca kopmuş,

iki ayrı kutuptan geliyoruz

ama bu bir engel değil

parlamasına mavi şimşeğin

aramızda kutup ışıkları gibi

bir de doğuşunu görseydik

özlemini çektiğimiz güneşin;

şirin tatlı bebeğin…



7)

rakının üstüne şarap mı; asla

unutursam hatırlat

yoksa vadiler aşılmaz

ama biz istersek aşarız her engeli

her şey elimizden gelir

hadi ben delirdim, sen de delir,

tut bir ucundan dünyayı

ben de öteki ucundan,

kutupları tersine çevir

dayanırsak birbirimize

sırtımız yere gelmez;

indiririz gökten ay’ı

istediğimiz yöne döndürürüz dünyayı!



Şaban AKTAŞ
22.10.2000 - GÖREME