MARTI EFKÂRI
Küsse de gözlerim gözlerine, bilmez misin a cancağızım?
Seven gitmez iki gözüm dediğinden.. Gönülden seven , vazgeçmez gönlüne sultan eylediğinden Baharın erken gelişine Bu kez aldanmam Kandıramaz beni erken açan zambaklar Diyerek şarkımızı söylüyorum kısık sesle Yürüyorum sahilde Sabahın erken saati Liman boş Balıkçılar ağlarını boşaltıyor Ayaklarım ıslanınca Kahkahalarımı serbest bırakıyorum Yine yanıldım Oysa az önce uğurlamıştım rıhtımda Saçlarımın kızıl buklelerinden Isıtamayan kış güneşimi tenim nefesim bu kadar deniz kokarken Kimi kandırıyorum Yabancısı olmadığın bu manzaraya dalıyor gözlerim Tanıdık yüzler salaş mekanlar Seyirlik taş evler Sıcacık insanlar Sokaklar nasıl güzel kokuyor bir bilsen Şebboy sünbül nergis zamanı şimdi Yasemin kokusu ağır basıyor her zaman ki gibi Teneke saksılara ekilse de ortancalar Boynu bükülmez çiçeklerin bu şehirde Bilirsin işte İlerde beyaz bir martı ilişiyor gözüme Kırılmış onun da kanatları Uçamıyor yarınlarına Nasıl ürkek kaçamıyor ellerimi uzatınca Kıyıda kalmış denize hasret Avucumdan su içiyor korkmadan Ağlıyormuş martılar biliyor musun Ağlar mı hiç martılar deme Ağlıyorlar Gördüm gözyaşlarını Becerebilseydim kanatlarını düzgün sarmayı İyileştirirdim onun da yaralarını Gözyaşını gömerdim kum yığınlarına Sonra denizin sularına bırakırdım usulca Maviliklere uç bul hasretini Vazgeçme derdim Anlasaydı dilimden Martı efkârı Kapamazdım bu şehrin ışıklarını Deniz Derya GİRİTLİ |