Bilinçaltı gamdı, sukut sanki kaftandı!Yar… Kimi zaman Issız yer ve tepelerde İçimden haykırasım gelirdi Etrafına nazar eden gözlerim ürkerdi, Nedense acaba der, endişe ederdi Boyun bükmek kederdi, Taklit üzere olan inanç kim bilir Neye yeterdi, umut en vazgeçilmez değerdi, Emel için şartlanmak esefti, Keşkeler evet, dile gelen gariplikti İnanırdım, Kanardım, avunurdum Anlamadan yanmaya adaydım, Masumiyet adına yaşayandım Anam, babam her şeyi bilir sandım, Çekincesiz bir candım, ama çok yanıldım Aklımı ve izanımı gerekçesiz kullandım, Heyecan uğruna nasılda abanırdım, andım Bazen pencereden Melül melül ve hicran ile bakardım İçimi burkan Saiklere kapanırdım, Dinlediğim şiirleri sessizce yaşardım Hüzün kokan hangi eseri okusam, Hicran dalgalarında çırpınsam, kanardım Akan gözyaşlına yanmazdım, Ruhumu dinlendirdiğime inanırdım, Bir sürurla yaslanırdım Annem ve babam Rahmetlik olalı yıllar oldu Hoca telkin veriyordu, Arapça bir şeyler söylüyordu, Oysa onlar hiç anlamıyor ve bilmiyordu Ruhla konuşmak, anlaması için Çabalamak, münker ve nekir’i Dikkate almak acıydı Oysa berzah Ve can için inşirah ardı Hocaya bel bağlamak tuhaftı, Cennet adına geçit vermek zandı Kabir azabı nasıldı, mizan kurulmadan Hesap sanki hazırdı, dimağ uzaktı Vicdan ve irade, aklın ve azmin Didarında ki vahaydı, ütopya nasıl bir farktı Mustafa Cilasun |