zaman
kaim bir zaman aramızdaki
ulu orta meydandaki saat gösteriyordu işte yaşanan acı hatıraları ve senin gözlerinde kaçıncı kayboluşum bir türlü hesaplarım tutmuyor lanet yıkımların arasından çıkmış ayaklarım şiirin başkenti gözlerine yol almakta o yol boyunca uzanan okyanusa inat gözlerin geliyor aklıma şimdi mavi diye betimlemeler girecek araya gözlerin için karaya çalıyor bir mavinin tenhasında gözlerin ardından yüreğim diyorum yüreğim ne zaman duracak ve susacak artık bazen ağzıma geliyor seni anımsadığımda sonra usul usul çarpışmaya devam ediyor kazananı ne sensin bu savaşın ne de ben ama yaralı olduğumuz muhakkak sonra avutulmuş çocuklar geliyor aklıma bir de yüzleri çikolata kirli çocuklar çocukluğu bir kenara bırakacak olursak avutmalarımız bir cepheye menzil menzilimiz sevgiliye doğrulmuş doğru yol üzeri fakat isabetsiz talim atışları misali vurduğumuz kırılgan bir sonbahar bir de uğrunda yaşamak eklersin bu mevsimlere çalarken senden her şeyini sinsice kimi zaman hatıralarını çalar kimi zaman aynada duran sert bakışlarını insan yaşamaya mecburdur kenetlenir bütün organları yaşamaya bir tek kalb karşı çıkar bütün bir hayata asidir çoğu zaman, hızlı çarpar sevmek için fakat o da mecbur yaşar yaşamaktan paylanmış paydası payı yok amansız sevdası uzat ellerini zaman pek çabuk geçiyor dışarıda bir yaz sonbahara akıyor... |