UMUDUN BERRAKLIĞI
Yitirdik benliğimizi
Uyandık kabuslu rüyaların savurduğu, Parşömenlerdeki basmakalıp horlamalardan Utancından kıpkırmızı gök , Issız dağın kibrine ağlıyor. Kimbilir hangi bulut taşıyacak , rüzgarın eşliğinde gözyaşlarını Sarfedilmemiş kelimeler ve onur kırgın , Yaşanmışlıklardan arta kalan Kelam etmek zor muydu Allah aşkına Uçan kuşa selam vermek . Hafife alma hayatı kim demiş ilim Çin dedir. Tarife göre ilim içindedir. Yok yok olmuyor , beklemek çare değil. İmkansıza verilmez meyil Aşk bir tuhaf , sanki sen sende değil. Kelam sıkışır dizelerine Ellerin dizlerine İki kelime , ne de uzun gelir eloğluna Titremenle uzaklaşıyor , mantığın serserisi Dut yemiş bülbül ,duygu selinde boğuluyor. Yoğruluyor çiğ sütüyle insan hamuru. Arkadaşları arasında ünlüdür ata binişi Bilmez yalama yapıyor , cennet ile cehennem arasındaki kirişi. Varsa söylesin bilirkişi Doğru mudur ? Hakk’ın dili varken , beden dilinde kavrulmak. Devran dönüyorsa sen yerinde kal Şart mıdır dönekliğin her hecesi Farketmez ha bir ha iki gecesi Masumiyeti alt edişi. |