SARIKAMIŞTA GÜN BATIMI...
Kefenlerini bembeyaz karlardan diktiler,
Alınlarına şehadet sevğisini yazıp gittiler, Yürekleri bir sevdaya mıhlandı, Şehadet şerbeti süzüldü dudaklarından... Gözleri bir hedefe mıhlandı, Yürekleri cesur ,yürekleri pak, O yürekler orada bir sevdayla yandı, ’Vatan sağolsun ’diyen alınları ak ... Yiyacekleri sadece kuru peksimet... Ceplerinde yavuklunun yırtık bir resmi, Daha doğmamış Mehmedin hasreti... ’Söz konusu vatansa gerisi teferruat...’ Kız küpü tepesinde şafak atıyor, Yerler buz ,tepeler soğuk... İnanmış yürekler vatan sevğisinde namus gibi... Sıcak ekmek kadar kutsal kovuk kovuk... Kavuklarında dalğalanır;vatan ve sancak... Işılar şafakta gözler ışılar, Hasret yumağı kalbler ışılar, Şehitler uzanmış beyaz karlara , Mermisi namluda mavzer ışılar... Sarıkamışta şafak sökerken, Elleri dürbünde yiğit bir asker, Sancağı elinde tutarken donmuş, Sıkarken moskofun kirli boynunu, Yüreğinde cihan, vatan kurtulmuş... Size selam dursun tarih ve çağlar... Bir cihan alamaz gönül mülkünü, Ağlar sana tarih ,ağlar bir cihan... Eşi bulunmayan şehadetine... Gün tepelerden ağardı yavaş yavaş, Gözleri açık giden yiğitler uyanmaz.. Tarihte emsali olmayan bu savaş, Bulunmaz cihanda , billahi bulunmaz... Musa DOĞRUER(Teslimi) 13.01.2011 |