PERŞEMBENİN GELİŞİ
Bilirsin söz gerekmez, bazı hâller vardır ki;
Öncesinden sezgiyi kesişinden bellidir! Dersin; gidiş yol değil, defi öyle zordur ki Efkârın düşünceyi kısışından bellidir! Şöyle bir bak âleme ne bir mesnet ne direk Ama gözler aranır merâkına bir herek! Sağacaksa rahmeti yakarmaya ne gerek Rüzgârın gözü yaşlı esişinden bellidir! Düşkün ruhu kararmış, sen de, sefil bir böcek! Belli, niyeti bozmuş, yavrusunu yiyecek! Önce yuvadan atar soyundan kan içecek; Annenin kulağını kısışından bellidir. Yeter ki iyi oku; bellidir ak ve kara! İzânın deryasında sonra kalma fukara! Kim açar vicdânlarda onulmayan bir yara? Değerin değersize susuşundan bellidir! Bil ki; kim suçlu öve, onda vardır melânet! Sütte ak kaşık olsa; ona lânet et, lânet! Belâgatle kükrese kabahatler açık, net; Vicdânın ezik büzük pusuşundan bellidir! Kim ki kafa yorarsa yaşananlara dâir Sırf Erdemoğlu değil cümle edip vesâir Halkına ses olmuşsa işte odur ki şâir; Dertlerin bam teline basışından bellidir! 21.09.2008 08:30 – 11:20 Salih ERDEM / AYDIN |
İzânın deryasında sonra kalma fukara!
Kim açar vicdânlarda onulmayan bir yara?
Değerin değersize susuşundan bellidir!
Siirin her bir kitasi derya gibiydi mana bakimindan.
Tebriklerim bu guzel heceye, teknigine, icerigine, yurege.
Saygimla..