Umutsuz Aşık
Çölde suyu ararken yolda buldum kendimi
Kurda hesap sorarken rüzgâr kesti sesimi Sise meydan okudum, karda izini sürdüm Dağın ardına baktım, yerde buldum incimi Zorba ahımı aldı, dertli gamını verdi Aşkın narına yandım, hasret yaktı içimi Gülü bülbüle sordum, balığı deryada sevdim Bir oyuna katıldım bulamadım dengimi Hain bıçağın yedim, felek çemberinden geçtim Hakkın sırrına erdim, ondan aldım dersimi Sonra yeter dedi akıl Dindir şu gönül çırpıntını Ateşten inip örste dövülenin suda dinlenme zamanı gelmedi mi? Bırak saklı dağların kuytuluklarında akmaya devam etsin gönül Başka göllerin sularında oynaşsın ay ışığı Başka tokalar toplasın elinde dağılan saçları Başka kumsallar içsin ıslak saçların serinliğini Hangi çağlayan seçmiş ki yatağını Hangi güç durdurabilmiş ki gökyoluna çıkmışı Ateşten kim kurtarabilmiş ki pervaneyi Hangi teselli sakinleştirebilmiş ki divaneyi Kaderine bağlanmış Kafesinin mahkûmu olmuşum Işığınla uyanmış rüzgârına tutulmuş Yağmurunla yıkanmışım Bırak aşkında kuruyayım Şubat 2013 |