iz/ler..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın İlk giydiğin elbisenin rengini ben söylemeyeceğim/
bana bir anımızı anlat.. his demiştin.. gider ayak/bileklerimi kırıp, sesime dokunarak..sus gelmişti ki asla gidemeyeceğimiz yerleri fısıldar gibiydin aşktan sağır kulaklarıma ve ben sevgili duyuramamıştım sesimdeki çığlığı hiçbir zaman..şayet duysaydın..nashibine düşecek bir kalış olacaktı bütün gidişlerinden ödünç almış olduğum acılarım ki yüreğinde sakladığın duyguları, yosun tutmuş bir git/ansızın gelip şah damarına saplanıyor delilenmelerinde ve sevgili kavrayıp bileklerinden..önünü ve yönünü şaşırmış ses gibi..kulağımdan önce yüreğime tekrar takrar çarpıyordum seni/aksi seni..dilindeki kor ateşi..yürek duvarımdan uzak tutmalısın bu gece/gözlerinin elası şahit olmuştu yüreğimden düşen yemine.. (...) yorgunluğunu sineye çekip “aslının” yüreğinde önce gölgende saklı olduğunu anlayacaksın en uzak ihtimallerin netleşecek gülüm/seyişlerinde ve duyacaksın sana söylenmiş/derlenmiş sözleri parçalı bulutlu/umutlu bir hava tahmin raporu yapmıyorum aniden bastıran bir doğa olayı gibi bakma yüzüme ki hadi sende de yağ şimdi iliklerime kadar ıslanayım sağanağında ve bil ki sevgili; bu izler yüreğimdeki bileklerimdeki kollarımdaki omuzlarımdaki bu izler hepsi ama hepsi hepsi senin içindi ki hadi gel.. sabundan yanmış gözlerime bir avuç su tadında şimdi... (...) |