E M P A T İ (Empati Şiirleri - 11)
hey sen,
evet, evet sen, sen hiç....sen hiç empati yaptın mı?, dalından düşen bir yaprak oldun mu mesela? yada su olup bir bardağı doldurdun mu? yağdın mı yağmur, kar, dolu gibi çatlamış toprağa rahmet oldun mu? yada bir çiçek gibi soldun mu? çaresizlikten saçlarını yoldun mu mesela? ve ıssız bir gece de yapayalnız kaldın mı? doğum gününde hediyeler aldın mı? ve kızdığın birinin peşine beddualar saldın mı? hani bir düşün, bir kere empati yap, hiç birisinin umutlarını çaldın mı? yada hayallerinin içine balıklama daldın mı? bir karıncayı düşündün mü hiç? ya gökteki bir serçe kuşu olsaydın, ya zindanda ömür boyu kalsaydın, üstelik suçsuz olarak... gökten düşen bir damla, bir kartanesi olabilirdin, yada iki günlük ömrü olan bir kelebek, belki okyanusta bir yunus, belki bir papatya, belki kaktüs olabilirdin, yada daha kötüsü ki, üstüne basıp geçtiğimiz bir ot, yada bir kum tanesi mesela, hatta mikrop olsaydın, üstüne antibiyotiklerle gelinen, bütün tıbbın hedefi olsaydın mesela, yada başarısızlık olsaydın, kabus ve hayal kırıklığı, ağlayan iki gözün boğazında hıçkırık olsaydın mesela, kağıttan bir kayık, çer çöpten yapılmış bir oyuncak, yada bir bebeğe kucak olsaydın, hatta fakir bir ailenin soğukta başına üşüştüğü bir ocak, kimisine istediği sıcaklık olsaydın, kimisinin özlediği serinlik, yada rüzgar olsaydın, belki fırtına, boran, belki bir deprem olurdun toprağı yaran, yada sıcacık iki kol olsaydın sevgiyle saran, denizdeki dalga olsaydın rüzgarla kabaran, kumsal olsaydın, sevgiyle okşanan, bir midye olsaydın inciye mekan, yada güzel bir gerdanda kolye olsaydın, yada bir delinin ağzındaki salya, yada olsaydın İzmir, Bursa, Antalya, belki Erzurum, Van, Muş, Konya’da çifte minare, Istanbul’da Süleymaniye olsaydın, Edirne’de Selimiye, Deniz kenarinda bir palmiye, gölgesinde oturan bir köylü, yada sarayda yaşayan bir soylu, ince belli, fidan boylu, yakışıklı bir delikanlı, yada dünyalar güzeli bir prenses, belki kulakları sarhoş eden bir ses, belki ölüm döşeğinde son nefes, ya bir karabasan olsaydın, ya rüyalarda kabus, yada bir diş ağrısı, belki bir imdat çağrısı, yada bir kelepçe olsaydın, bilekleri sımsıkı kavrasaydın, ya bir de idam ipi olsaydın, bir bedeni belki suçsuz yere sallasaydın, bir sandalye, bir koltuk, hatta tabure bile olabilirdin, bir boş teneke, yüzdeki bir leke, belki kırda otlayan bir teke bile olabilirdin. sen hiç empati yaptın mı? hiç düşündün mü mesela, bir kutup ayısı olduğunu, bir kaplan, bir fil, bir gergedan, gökteki bir kartal da olabilirdin, yada leş yiyen bir akbaba, yada 15 çocuğa baba, bir avuç pirinç, cezaevinde linç, yürekte sevinç, hatta ölçü de inç bile olabilirdin. Ve elbette olabilirdin bir torba, hatta naylon olanından, yada tuzsuz bir çorba, herkesin illallah ettiği bir zorba, kuru bir parça ekmek, bir zeytin tanesi, bir bardak çay, bir kesme şeker, hatta çay kaşığı bile olabilirdin, yemek kaşığı olup her yemeğin tadına önce sen bakabilirdin, yada bir gülü saçlarına takabilirdin, bir şelaleden akabilir, sinek gibi bin gözle bakabilir, şimsek olup gökten çakabilir, bir mahcubun tek kusurunu, onun başına ömür boyu kakabilir, belki bir kibrit alevinde, bir ormanı yakabilirdin. bir bayrak olabilirdin mesela, göklerde gururla dalgalanan, yada bir kuş çığlığı olabilirdin, vadide yankılanan, bir cep telefonu olabilirdin, hatta telefonun tek tusu, belki bir smsteki harf belki harfin bir bacağı, hatta i harfinin noktası olabilirdin, bir noktalama işareti olabilirdin, üstelik yanlış yerde kullanılan, yada azılı bir suçlu olabilirdin masum sanılan. doğru yaptığını sanabilirdin her işi, ama gerçekte çok yanılan, çok iyi bir yalancı olabilirdin, her söylediğine kanılan, ve bir kedi yavrusu olabilirdin, henüz gözleri bile açilmamış, yada bir çuvalda tohum olabilirdin henüz toprağa saçılmamış, sen hiç empati yaptın mı mesela? hiç düşündün mü? bir e-posta olabilirdin, hatta forward edilen bir e-posta, yada spam olabilirdin direk çöpe atılan, hatta daha adresine ulaşmadan bir virüse kurban olabilirdin mesela. buruşturulmuş bir kağıt, silinmiş bir yazı, kurumuş bir mürekkep, ucu kırık bir kurşun kalem, hatta idamlık biri için kırılan kalem, beyaz kağıtta bir harf olabilirdin, hatta bir nokta, belki bir leke, bir takım elbise, mini etek, ekose ceket, yada kel kafada kasket, sokak çocuklarının elindeki misketi, belki bilgisayar disketi, belki gelinlik kızın kısmeti, belki bir tablonun kıymeti, belki de bir toz zerresi olabilirdin. değerli bir maden, altın mesela, hatta zümrüt, yakut pırlanta olabilirdin, parmaklarda yüzük, kollarda bilezik, gerdanda kolye, yada bir makinedeki bilye, hatta bir keçe, conta olabilirdin, yanık yağ bile olabilirdin, bacadan tüten kara duman, rüzgarda uçan bir çatı, bir gökdelenin bodrum katı, bir zenginin en güzel yatı, yada şampiyon bir jokeyin atı, hatta kölenin efendisine itaati bile olabilirdin. sen hiç empati yaptın mı? bir baş ağrısı, diş ağrısı, hatta mide yada bel sancısı, en korkulan ölüm sancısı olabilirdin. bir pencere olabilirdin villada, yada lüks bir otomobilde, belki bir gecekondu belki bir cezaevinde, belki bir göz olurdun, beden dünyayı seninle izlerdi, belki bir akciğer, belki bir karaciğer, belki dalak olurdun, belki de hayvanlara yalak, hatta bir salak bile olabilirdin, bir deli, bir şizofren, kaçık hatta sapık, bir katil olabilirdin mesela, yada maktül en mazlumundan, belki savcı olurdun, belki suç olurdun belki beraat, belki idam olurdun belki üzgürlük. belki hak olurdun belki haksızlık, belki yol olurdun belki yolsuzluk, belki çul olurdun belki fakirlik, metelik bile olabilirdin kurşun atılan, belki kadın olurdun satılan, belki bir yatak olurdun üzerine yatılan, belki bir tuz tanesi olurdun yemeklere katılan, bir fincan kahve olabilirdin mesela, hatta kahvenin çekirdeği, kahvenin kokusu bile olabilirdin, ağızda bıraktığı tat olabilirdin, fincandaki telve, sonrasında bakılan bir fal, faldaki yol, yoldaki ev, evdeki beden, hatta sorulardaki "neden" bile olabilirdin, cevap da olabilirdin elbette, hem de yanlıs cevap... bir sınav notu olabilirdin, sevinilen, yada üzüntünün sebebi olabilirdin, bir kuyunun dibi olabilirdin, yada bir fiil kipi, belki bir suçlunun takibi, ringte bir boksörün rakibi, nakavt bile olabilirdin, yada ince belde aynalı kemer. bülbül olabilirdin mesela, sabah akşam şakıyan, yada gül olabilirdin, uğruna serenadlar söylenen, bir dil olabilirdin yılanı deliğinden çıkaran, yada bir dil olabilirdin kalbi kıran... "seni seviyorum" daki 13 harf olabilirdin, yada sadece "s", başlangıç olabilirdin yada sonun ta kendisi, bir uçurum olabilirdin mesela, bir intihar, bir ihanet, yada bir medyumun dilindeki kehanet, hatta bir gerçek olabilirdin, yada serap görülen bir hayal. sen hiç empati yaptın mı? patlamış mısırı seversin belki, ama hiç süt mısır olduğunu düşündün mü? yada mısır püskülü, bir güzelin kakülü, yada bir duvar ustasının şakülü, sönmeye yüz tutmus bir sevginin külü, kırık bir camın tülü, hatta Red Kit’in düldülü bile olabilirdin. sen hiç bir otomobil olduğunu düşündün mü? dolu dizgin mahmuzlanan bir at mesela, yada asık bir surat, sebil olan bir çesme-i hayrat, ondalık bir sayıdaki küsürat bile olabilirdin, sonsuz isareti olabilirdin, bir silgiyle nihayet bulabilirdin, sonra bir saç teli olabilirdin, renk renk boyanabilirdin, sonra birgün ağarıp, kel kafadaki tek kıl kalabilirdin, bir parmak izi olabilirdin, yürekteki bir sızı, hatta bir günahkarın gizi olabilirdin, televizyondaki bir dizi adı, belki bir davada kadı, belki farenin peşindeki kedi, belki de kapan olabilirdin, belki bir çocuğun elinde sapan, belki bu çağda ateşe tapan, hatta tapılan bir put olabilirdin, yavru bir kuşa gıda ve kut olabilirdin, değerli bir yüzükteki yakut, sessizliğin kendisi sükut, hatta uçurumdan sukut olabilirdin.. bir öğrenci eyleminde boykot olabilirdin, bir bacaktaki kot, stüdyodaki spot, hatta kırılan bir pot bile olabilirdin... ve daha enteresanı, tuzdaki iyot, Urfa’daki isot, ayaktaki bot, öğrenciye not, arabada rot, hatta bir kimya deneyindeki, anot yada katot olabilirdin. H2SO4 olabilirdin, H2O yada NaCl seytanın karıştığı bir acele, yada olabilirdin Mecelle... Konfüçyüs’ün bir sözü olabilirdin, yada bir dinazorun gözü, hatta bir şantajcının kozu, süpürgenin tozu, bir sofranın gazozu olabilirdin, hatta biliyor musun? hiç düşündün mü mesela? ya bir çekmece olsaydın, kilitli kalsaydın ve anahtarın suya düşseydi, ya o suyu inek içseydi, hatta inek dağa kaçsaydı, ve o sıra hava açsaydı, dağ yanıp kül olsaydı, yüzün kireç gibi solsaydı, ve sen bir balık olsaydın, seni birisi akvaryuma salsaydı, akvaryumda adın Nemo olsaydı, hatta adına filmler yapılsa, ve seni izleyen başka bir balık, sana deli divane kapılsaydı, sen bilmeseydin, sen hiç bilinmeseydin mesela, ve dövme gibi hiç silinmeseydin, çürük meyve gibi alınmasaydın, hatta en ağır şakalara alınmasaydın. bir şey daha var, sen yüzsüzün biri olsaydın, hatta şeftalinin tüysüzü, insanlarin huysuzu, hatta en soysuzu olsaydın. sen cinayet olsaydın mesela, yada nihayet olsaydın, belki bir işin bidayeti, belki birisinin hidayeti, belki de bir kan davasının diyeti, belki bir anoreksia diyeti, yada bir masumun niyeti, yada bir nesnenin mahiyeti, yada bir güzelin masumiyeti, bir acizin zafiyeti, hatta Einstein’ın izafiyeti olsaydın. bak bunu da düşün, Halil Ibrahim’in ziyafeti olsaydın, bir sultanın kıyafeti, bir kaftanın düğmesi, bir bebeğin doğmasi, hatta suyun soğuması olsaydın, ya bir de don olsaydın, kar, kış, buz olsaydın, bir ovada düz olsaydın, ya çölde susuz kalsaydın, yada tuzsuz bir aş, yada kalın bir kaş, yoldaki bir taş da olabilirdin, belki bana kardaş, belki ona yoldaş, belki bize sırdaş, belki onlara türdeş olabilirdin, hatta sen bir leş olabilirdin, hatta sırttan vuran kalleş, bedelsiz birşey, beleş bile olabilirdin... sen hiç bir kapida kul oldun mu? peki Allah’a kul oldun mu? hiç namaz kıldın mı? Peki oruç tuttun mu? sonra zekatı unuttun mu? Allah’a inanır mısın? Inandığın gibi yaşar mısın? Yaşadığın gibi öleceksin, Öldüğün gibi dirileceksin, sen hiç kıyamet gördün mü? peki nedir diye sordun mu? ve bunun için kafa yordun mu? Sen hiç empati yaptın mı? toprağın altına girdin mi? hesabın kitabını Münker Nekir’e verdin mi? sen hiç nefes oldun mu? peki son nefes oldun mu? hatta son nefesteki kelime-i şehadet olsaydın, kurtuluşa eren olsaydın, kabirde rahat uyusaydın, arkandan dualar okunsaydı, ve başına Cennet tacı kabirde konulsaydı. sen hiç empati yaptın mı? mesela sen hiç doğdun mu? işte bir empati daha, sen hiç sevdin mi? Mecnun gibi, Ferhat gibi ya söyle sevildin mi? Leyla gibi, Şirin gibi... ve sana son empati, Sen hiç öldün mü? ve alel acele gömüldün mü? 17 şubat 2012 / Abu Dabi Metin ESER |
(ama hepsini tek tek okumadım,ama dedim ya empati yaptım ve anladım sizi)
çok çok beğendim bu şiir güzel fikir :)
sen hiç bir kapida kul oldun mu?
peki Allah’a kul oldun mu?
hiç namaz kıldın mı?
Peki oruç tuttun mu?
sonra zekatı unuttun mu?
Allah’a inanır mısın?
Inandığın gibi yaşar mısın?
Yaşadığın gibi öleceksin,
Öldüğün gibi dirileceksin,
sen hiç kıyamet gördün mü?
peki nedir diye sordun mu?
ve bunun için kafa yordun mu?
Sen hiç empati yaptın mı?
toprağın altına girdin mi?
hesabın kitabını Münker Nekir’e verdin mi?
sen hiç nefes oldun mu?
peki son nefes oldun mu?
hatta son nefesteki kelime-i şehadet olsaydın,
kurtuluşa eren olsaydın,
kabirde rahat uyusaydın,
arkandan dualar okunsaydı,
ve başına Cennet tacı kabirde konulsaydı.
sen hiç empati yaptın mı?
mesela sen hiç doğdun mu?
işte bir empati daha,
sen hiç sevdin mi?
Mecnun gibi, Ferhat gibi
ya söyle sevildin mi?
Leyla gibi, Şirin gibi...
ve sana son empati,
Sen hiç öldün mü?
ve alel acele gömüldün mü?