Manisa Sevdası
MANİSA SEVDASI
“MENSURE” Nerede bir dağ görüntüsü çıksa karşıma, Gözümün önünden Manisa Dağları geçer. Spil’ in tepesine sırt üstü uzanmış, Kibele’nin kadınsı çizgilerin ararım. Ne zaman bir atlı görsem bir yerde, Sultan yaylasında şehzade Mehmet, Av peşinde koşar, dörtnala, doludizgin. Aklı İstanbul’un fethinde… *** Mevsim bahar, aylardan nisan ise, Kiraz ağaçlarının beyaz çiçekleri, Karışır yerdeki papatyaların beyazına, Bir de geçen bulutlar beyazsa, Manisa bembeyazdır muhayelemde. Kıskanır, dağ başında, bu mevsimde, Kayaların dibinde açan Laleler, kızarır. Morarır Anemonlar dahi biçare… *** Yaz sıcağında ağustos böcekleri, Sarılır asmaların yapraklarına, Sararan sultani üzümleri, Güneşten kam almış olmakla, Beklerler yere serilecekleri anı… Manisa Ovası coşar bu günlerde, Bağ damları dolar, taşar gönüller de. Kuyu başlarında söylenir zeybekler, Oynar dedeler ile birlikte bebekler. Zeytin ağaçlarının arasından doğan güneş, Akşam da süzülür kavak aralarından, Sevgililer gibi kavuşur geceye, Ay doğar, geçer biraz öteden, Baylan Cemile… *** Ulu Cami bahçesinde gökyüzü, Bin yıl öncesindeki gibi masmavi, Çeşmelerden akan su yine soğuk, sıcağa inat, Sanki celal ve cemalin cem olmasından, Kemalin doğduğunu bilir gibi, Zıtları barındırır, ayni anda, ayni kapta, Yani ne zaman var, ne mekân tasavvufta. *** Yine Yeni Han’da esnaf, Öğle yemeği üstüne üzüm hoşafı içmekte, Bir top da kar soğutmakta bakır kâseyi, Kar kuyularından derlenmiş ağustos sıcağında, Keçe içinde inmiş dağdan merkep sırtında Çarşı içindeki Çeşnigir, Hatuniye, Taşçılar Mescidinden yayılan salalar, Birbirine karışmış, giden kim? At arabalarıyla, süslü faytonların, Hala tıkırtıları duyulur sokaklarda. Düğün mü, sünnet mi, ne? Mutlaka bir şenlik var, bir yerde… *** Yollar oluk, oluk insan, Merkez Efendinin şifalı mesir macunu, Saçılacak birazdan, Hafsa Sultan Camiinin minarelerinden. Bir Mehter sesi velveleye vermiş ortalığı, Hükümet Konağından mı? Manolya Meydanından mı? Yoksa, Saray ı Amire’den mi? Nereden, belli değil! Varsa bilen söyleyiversin, Saruhan Sancağını asırlar ötesinden, Bu kadar sevenler beri gelsin… *** Karaköy’deki kahvehanelerde, Hala günde beş yüz hokka kahve pişer mi ? Evliya Çelebi acaba, bu semtten yine geçer mi? Sevdalı Hafızın gazelleri Çaybaşı’ndan mı aksediyor, Yoksa biraz sermest olanlar, “Kadifeden kesesini” mi çığırıyor? Yörük kızları da pek çok ortalarda, Gelin mi geliyor ne? Yunt dağlarından. Yoksa baharın ilk günleri mi bu günler? Musiki sesleri de, pek yanık yayılıyor. Dede’nin Ferahfeza Ayin i şerifi geçiliyor, Mevlevihane de dervişan tayyediyor. O da ne? Nerden çıktı bu vaveyla, Bu hümkürme nidaları da ne? İbrahim Çelebi Sultanın karşısında, Entekkeli Dergahında… Horos köyünden bir kafile kalkmış, Gelmek üzere, Alaybeyine. Yeni Hünkârın etekleri savruluyor, Herhalde haber yakın dersaadetten. Süvariler at üstünde… Lala Paşa sabırsız “bre” diyor “davranın”, “Yetmemiz gerek İslambol’a, Diğer Şehzadelerden önce”! *** O da ne, top patladı, Tarzan Sandık kaleye çıkmış bile, Fabrikanın düdüğü çalıyor, öğle paydosu, Demek ki, tamam oldu istihare, Sevda-i Mağnisa’ya tutulup, Kendimizden geçip de, Gark olduk rüyalara, hülyalara… İşte sevdalanmak böyledir memlekete, Asırların ötesinden bağlanılır bu güne, Gidenlerle, kalanlar hep birlikte, Velhasıl, Manisa duruyor yerli yerinde, Benim de ta içimde, yüreğimin köşesinde. Cemil Altınbilek (Manisa Sevdası -Kubbealtı Neşriyatı- Kitabında yayımlanmıştır.) Kibele: Mitoloji’de Ana Tanrıça, Kibele’nin Manisa Spil Dağı eteklerinde en eski kabartma heykellerinden biri mevcuttur. Spil’in Uzaktan manzarası; sırtüstü yatan bir kadın heykelini andırır ve bu kadın silueti Kibele’ye benzetilir. Anemon: Manisa dağ lalesi Celal: Azamet, öfke, şiddet, Allahın kahredici sıfatının tecellisi Cemal: güzellik, Allahın sıfatlarından olarak lütuf, merhamet ve güzellik tecellisi Tasavvuf: İnsanın iç âleminin derinliklerine ve dış âlemin sırlarına ermek için takip ettiği, düşünce ve uygulama sistemi. Saray ı Amire: Manisa Şehzade Sarayı’nın adı. Emredenlerin bulunduğu ve imar edilmiş-mamur Saray. Tay etmek: Aşma, atlama, kat etme. İstihare: Hayran olmak, şaşmak, Rüya görmek için uykuya dalmak. *Baylan Cemile: meşhur bir Manisa türküsüne adını vermiş, hem güzel, hem de nazlı-edalı, Yunt Dağı köylerinde yaşadığı söylenen efsanevi bir Yörük kızı. |