devşirdiğin sözler...
kadirle karışık settarların
önü reyyan sevdasında yutkunan sulak arılarda huzur sandığını devşirme asiliği tutarken burhan gecelerde kapışan tomurcukların esir kertmelerini etrafımda heyacan biriktirirken esirliğim iner hürlüğün kuruntularında hazinesi defn ettiren sın/ avım biter aş acısı huzurlu biter eşk tek başına sırtarken rey veren tek kalem kalmaz dev aynasında derinliğin dalgasında aklımın kurudu kut sıkıntısı içndeyken seslendim rabbime çalınan aksadırlarımdan atarken kendimi kelimelerim kendi cebimde esaretin bedelini rüzgar kılığında taşlar kafirliğimi ecrin katmerinden ararırken karardan üşünen üşengeçliklerimi gönderiyorum kıyafetsiz ’dede zamanında kahve mi vardı’ bade çeşmesinin önünde dururken kedicik kanatlı rüzgarımdan devşirdiğin sözler bir erin mektubunu kanunu’nin arabasında seyredaldım galip gelen galiyanlar deli deliyi sever derken benim anahtarımı kalbimin baloncuklarında yazılan kalemin dev aynasını kıran kalem kırılmışlığımın durağının noktası yunus tapancı... |
dizelerin yarısı susulmuş gibi..
insanın acaip şiir yazası geliyor bu yutkunmaya eşlik edince..