Yıldızım
Gerçekten ulaşabilecegime inandım; güzel bi hayalmiş..
Bunu bana gösteren gökyüzünde uzandığım yıldızım.. Oysa ben, gündüzsüz gecelerimde o kuytu kuyumun dibindeki berrak suyuma selamından; o dibinde dibine teşrifinden sandımki benimdi.. Lakin sadece bi yansımaymış, yalancı bi görüntü.. Evet, artık o pak cemali gökyüzüne bakarak sadece seyre dalabileceğimi kabullendim.. Oysa ulaşacağıma o kadar inanmıştımki yürekten uzanan elime güvendim. Uzandım, gücümün yettigince uzandım; elim havada kaldı.. Gökte yar’ım kaldı, yarım kaldım.. Bunları kavramadan önce ayak bastığım yerle beraber dörttü yaşadığım mevsim.. Gercegi beyinle yüreğe çivi gibi çakınca dört mevsim teklendi; dellendi; sadece karakış... Kara bulutlar kapladı yüzümü, yareni seyretmeyi haram kıldı.. İkiye üçe katlandı mesafeler; yaklaşmak istedikçe uzak düştüm.. Söylenecek ciltler dolusu söz var lakin kalp gibi beden gibi dilde yorgun... Artık bekleme yani benle başlayıp sensizlikle biten cümleler.. Sorma halimi; sadece bak, sadece bak yüzüme... |