' 1 '
odamın duvarı
odamın duvarları var. odamın kırık bir lambası odamın kırık bir masası kırık bir kalemi var bir de masanın tam üstünde odamın. o adamın yalnızlığı o adamın çaresizliği o adamın yürüyüşü var odamın duvarlarında. bir bulutun boşvermişliği bir ağacın duruşu bir yaprağın sallanışı bir nehrin akışı bir adamın ölüşü var odamın kapısının eşiğinde. kapısı var odamın alelade bir duruşu var odamda kapının o adamın duruşu gibi hayatta bir ceset var duvarlar kırıklar kırılmışlar yürüyüşler var birde o adam odama boylu boyuna uzanmış boylu poslu bir adam boylu poslu bir ceset boylu poslu yalnızlığımın odamdaki -de hali odamdaki bulunma hali o adam. yalnızlığın ölüme benzediği zamanlardı doktorlar kan reçetesi yazıyordu eczaneler kan satıyordu mahalledeki tek nöbetçi eczaneydi odam hali ortadaydı ortada bir miktar kan ortada bir ceset ,yalnızlık yalnızlığın ölüm olduğu zamandı artık h.k |