===ÖLÜM UÇAĞI===Isparta gül kokmuyor bu gün, Isparta’da ağır kan kokusu… Dumanlarla kaplı gökyüzü… Ölüm uçağı düştü oraya, Elli yedi can düştü toprağa… Altı tanesi de ilim adamı, Uçup gittiler Türkiye’nin kaderinden… En küçüğü kırk günlük, Ceren bebek, Ağlamıştı geldiğinde dünyaya, O kara gecede son ağlamasıydı, Annesine sıkıca sarıldığında… Mehmet henüz yirmi bir yaşında, Daha hayatın başında, Ninesinin cenazesine gidiyor o gün, Bilemezdi ki, ölüme gittiğini… Bir koku var Isparta da, Genizleri sızlatan kötü bir koku… İnsanlar yanıyor, Dünya denilen âlem de… Allah’ım, gözlerimizle görüyoruz cehennemi, Ürpererek gözyaşlarıyla… Ateş düştüğü yeri yakar, Ateş düşmüştü Isparta’ya, Yakmıştı Türkiye’yi En çokta yolcu yakınlarını, Hala kulaklarımda feryatları… Ölüm uçağı, Bir kader mi? Yoksa bir ihmali keder mi? Bilinmez… Bilinenlerse: Yanan insan cesetleri… Ağır yangın kokuları… Uçak ve insan parçaları… Birde insan feryatları… Arkalarında hikâyeleri… Bilanço: Elli yedi ölü… Feryatlar çığlığa dönmüş, Davros dağından duyulur yankıları… Nasıl dayanacak nasıl, Bu insanların yakınları… Not: Milletimizin ve ölü yakınlarının başı sağ olsun... |