SENİ SEVİYORUM ÇAYLAK...Aşkın sokağına hoş geldiniz Burası derdin kederin son durağı Bu sokak ta yaşanır aşkın çilenin kederin En ağırı en masumu ve en sancılısı Bilir misiniz gecenin zemheri karanlığında Vurulur aşıklar yüreklerinin tam orta yerinden Ne naaşları olur nede cenaze namazları Hangi sevdaya bakarsan bak illaki vardır Kendi halinde bir hikayesi Ve iki kahramanla başlar Tek kahramanın ölümüyle biter Ölüm geldikçe anıldıkça birkaç kelamla Suskunluk mateme bir seslenişte bulunur Kahır yüklü benlikler çareyi Çaresizliğin içerisinde aramaya başlar Yutkunur olmaz gözyaşı döker olmaz Hasretleri çarmığa gerer canı acır yine derman olmaz Umut toplar ve yeniden çillerini yolar serer güneşe Yitik yanı özlemlerini aşka dair hasretini söyler Rüzgarlar şarkı söylüyor içten bir ıslık namesinde Her nakaratında aşkın acısını döver demircinin balyozu gibi Masalın başlangıç noktasıyla bitim noktası farklı olur Güneşin yıldızlarla dansını görür aşkın kör gözleri Oysa geriye sadece hüzün kalmıştır güneş küs Yıldızlar sönük yürek kırık dökük peri perişan Hadi sen söyle sen anlat sana olan sevdamı Bir iki kelimeyle söyle kulağıma fısılda Yada dur cesaretini topla öyle haykır ki Yedi kat yerin üstü ve dibi duysun sevdamın büyüklüğünü Cesaretin kalmadı bu aşktan yana Bir başıma koymakla bu aşkın sonuna koyamasın bir nokta Umut haykırışımın diğer adı olmalı Beklerken yılları aylara bölmeli dakikalarla kovalamalı zamanı Ama sen yoksan ama senin olmadığın bir zaman kavramını yüreğim kabul etmiyor İşte sensizliğimin çaresizliği içerisin de beyhude bir nefes beyhude bir can Hicara’nın son nakaratında rakımın son yudumunda seni içiyorum Kesilsin yüreğimin atar damarları Şaha kalkmış benliğimin artık çaresizliğine madara oluşunu izle İzle ki adı şanı belli olmayan bir kurşun öpsün sol yanımdan beni Seni anlatıyorum hikayemin içerisinde Bir ben anlatıyorum bir ben dinliyorum sanıyorum Oysa sana olan sevdamı sağır sultan anlattı bana Aşkımın masalını bitirecek hiçbir mürekkep yok Denizler mürekkep ormanlar kalem olsa Sayfalar dile gelse sana olan aşkımı sevdamı Anlatıp çizseler kifayetsiz kalacak biliyorum yetmeyecek Çünkü sen ömrüm çünkü sen aldığım nefesim sin Bu sevdanın son durağı garipler mezarlığı olsa da İşte şimdiden sana vasiyetimi ediyorum Mezar taşıma yazılsın ona doymadan gitti diye Yağmur yağıyor dışarıda gözlerim ona eşlik ediyor durmadan Saçların yüzümü okşuyor gibi Ellerin avuçlarımda sanki gözlerim dünyaya baktığını sanıyor ama Baktığı tek sen gördüğü tek sen varsın Kaybolma yitik yanım olma Umutlarımı yağan yağmurla yok etme Sen bu canın cananı sen bu ömrün çaylağı sın Sensizliğin nefesi düşünülemez bir mezar azabı gibi Vurun yüreğimin derinliğine sancın Bitmesin bu masal bu masal başlarken iki kişiliktir Bırak ta iki kişilik olarak devam etsin Sol yanım ağrılar içerisinde saçım sakalım tarumar ömrüm tarumar Hasretine yazdığım mektupların köşesi yanık Yüreğimin derinliğinde bir yangın var senin için Korkarım özlemin hasretin vurdukça dalgalarını beynime Yangınlar alevler benliğimi saracak Korkuyorum sana seni anlatmaya Yüreğimde ki alevi sana yansıtmaya Ben yanıyorken sevdanın uğruna sen yanma diyorum Yandıkça ruhumu yeniden seninle yeniliyorum Anka kuşu gibi küllerimi Savuruken rüzgara Bitiyorum işte yoksun hasretin ezip geçiyor benliğimi Ben seni sevmelerin en güzeliyle sevdim Ben seni umut diye içerimde büyüttüm Kocaman bir çınar ağacına döndün içerimde Seni sadece gözyaşlarımla büyüttüm Gel artık tut yalnızlığımın kıyısından benliğimi Yüreğim yeniden seninle var olmanın şansına nail olsun Bitirme ömrüme yazılmış bu güzel aşkın masalını ömrüm Seni seviyorum seni sevmelerin en yüce haliyle seviyorum Çaylak… ___________________Sesiyle kifayetsiz satırlarıma renk katan sayın Sevdalinko Hanımefendiye en dersin saygılarımı sunuyorum yüreğinize sesinize sağlık... |
Yazan ve yorumlayan yürekler var olsun
Çok saygılar