HÜR İDAMLIK
Öfkeliyim kendime, adımlarım sert
Bakışlarımda sessiz matem rüzgarları Ürkek güvercinler gibi telaşlıydım senin soğuk kaldırımlarında İdam mahkumuyum sözlerinde Gardiyanın her gelişinde topuklu ayakkabılarının sesi Beni mi çağıracak dudakları, seçeceği kelimelerde yaşamım Dudaklarının sihriyle altını değersiz bakır parçalarına çevirirsin Hala mı gözlerinin maviliklerine akıyor rüyalarım Can veriyor şimdi umutlarım çığlık çığlığa Kaldığı yerden devam diyemiyorum hayata Bazen erkeklerin kendileri küçülürken yürekleri kocaman olur Ölü zambaklar yetiştiriyorum sana gövdemin üstünde Kırılmış kalem, kırık dökük aynalar Senden başka kaçacak yeri yok bu suçlunun İdamlık mahkum tutuksuz yargılanır mıydı Artık özgürsün diyerek insan asılır mı hiç Son sözler vardır ya ayrılırken söylenen bir sürü yalan Sahte bir gülücükle son sözler söylenir Sen ’mutlu ol’ dedin ben bir şey diyemedim Çünkü ayrılmak istemedim Sana susarak direnebildim Mert midir, namert midir? İnsanı en günahsız yerinden vuran Sevmeye sebep kalbinden Derken, ılık bir rüzgar geçti içimden Söküp götürdü her şeyimi Sonra beni duvarları olmayan bir odaya götürdüler Tavanı, tabanı... Gökyüzü diye bir şey yok burda Yaşamak yok Hürriyet yok Bak ! |