ŞEHRİN İKİ YAKASI
Şehrin bir yakasında
Kaloriferli bir evin sıcacık odasında Keyfini çatan,yan gelip yatan Ya da şömine karşısında çayını yudumlayan Yemek, içmek için derdi tasası olmayan Gardrobunda alabildiğince giyecek Buz dolabında istediğince yiyecek Altında arabası, katı, yatı villası Yediğini yiyip yemediğini çöpe atan Sabah kahvaltısını bir sabah Paris’te Diğer sabah Londra da yapan Çocuğunun harçlığı asgari ücret kadar olan Gelecek derdi olmayıp, yokluktan anlamayan Bu şehrin yükü olan insanları… Bir de şehrin diğer yakası Şu dondurucu soğuğa inat edercesine Yalın ayak yarı çıplak dolaşan insanlar Bir parça yiyecek bulabilmek için Çöplükte aranıp duran garibanlar Ya pazar yerinde pazar tezgahlarının Kaldırılmasını saatlerce bekleyip Arta kalanları poşetine dolduranlar Sobasını yakmak için odun kömür bulamayıp Sokağa atılan kırık kasaları toplayanlar Gelecekten umutsuz, hayalleri yok olmuş Yatacak yeri olmayan, belki de çatısı damlayan Yaşam mücadelesinden başka amacı olmayan Bu şehrin yükünü taşıyan insanları… Dışarıda lapa, lapa kar yağarken Soğuk bir kış akşamında işte iki yakamız İki yaka bir araya gelir mi bilmem Bir birini anlar mı hiç, o da belli değil Ne zaman bu iki yaka bir birini iyi anlar Ve bir birinin elinden sıkıca tutarsa İşte o zaman huzur bulur toplumumuz İşte o zaman sonsuza dek sürer yolculuğumuz. Ferhat GÜNAYDIN Giresunlu Eğitimci Şair 13.01.2013 |