Kaos
Ayakları bağlanmış bir at gibi debeleniyorum
tozların üstünde diye başlamıştı ilk mektubum. son mektubun; At leşlerinin üstünde debelenen ayakları bağlanmış bir toz gibiyim diye bitmeli diyorsun.. Yağmur yağıyor birden, yürüyorum sen de yürümelisin çünkü; hiç biri cevaplarını karşılamayan sorularım var benim birden dönüyor ve bir çocuğun bitirmek üzere olduğu kumdan kalesini tekmeliyorum yıkılıyorum çünkü yağmur..! Babam beni döverek öldürdü diyorsun; İçinden bütün çöl ve çocuk yetimliklerini geçirerek ve her şeyi ağlamaya bahane etmeyi isteyerek… ‘Boş ver abla, ben de çocuktum bir aralar’ diyor esmer olduğu hiçbir yerinden anlaşılmayan bir pezevenk kelimenin her anlamıyla geniş dönüyor ve çocuğu tekmeliyorsun ‘Acımadı ki’ diyor bir kum tanesi Bütün çocukluklara yağıyorsun ve fakat bir tek omuzlarımı ıslatamıyorsun yağmur yağıyor yürüyoruz yağmuru bahane ederek ağlıyor ağlıyor hiçbir yerinden sürgün olduğu anlaşılmayan bir kadın (gözündeki sürmeden bile ) ‘Hiçbir yağmur intihara bahane olacak kadar değil henüz’ diyor simitçi, olduğu saçındaki tepsi boşluğundan anlaşılan bir çocuk Gagası yanık bir kuşun bakışları dudağındaki yağmuru yalayan bir ibnenin diline takılıyor ibnenin kasıkları, kuşun gagası sönüyor ‘Allah olmasa bir insan sızlar mı’ diyorsun sorunu ters yüz ederek yanıtlardım yıldırımdan korkmasaydı çoban yanlarım diyorum gülümser gibi yapıyorsun… Penceresinden Allah’ı seyretmeye yağmuru bahane eden bir kız dökülüyor ‘ ey azametinin şiddetinden tesettür etmiş olan zat-ı Kibriya beni de setreyle, dayanamıyorum.’ Diyor kız dökülüyor her şey ‘ve fakat yağmurun ıslak çorapları işporta kokar’ diyorsun kokuyor kainatın sızı saklayan yerleri ayağıma kara lastik giy diyorum yoksa ıslak bir anarşizm kokar parmak araların gülmeye yelteniyorsun Kırmızı bir ojeyle bir kahvehane camına; ‘inadına özgürlük ey şah-i buhara, ya sev ya terk et Cheguavera’ yazıyor sırtı kamburlu bir kadın bekliyor, bekliyor, bekliyor… fakat hiç kimse kadını öldürmeye tenezzül etmiyor ‘zaten kırmızı lanettir ‘ diyor kadın ve yedili çekiyor adam ama kırmızı Oysa kırmızı yedili hiçbir adama yaramıyor yağmur yağıyor.. ‘İyisi mi bunu şiir yap’ diyorsun ben böyle şiirler yazamam sen de biliyorsun çünkü lastik ve koy kokusu ‘köy kokar mı ‘ diyorsun yanıkken evet yağmur duruyor… ‘İyisi mi bunu şiir yap’ diyorsun ben böyle şiir yazamam sen de biliyorsun çünkü; Küçük ve büyük suratlara, korku ifadesini düşüren savaş uçaklarının alçak uçuşu ‘Kaplumbağalar uçar mı’ diyorsun Atları da vursunlar diyorum…. |
bazı çalıları var, ama cenneten çıkma onlar da.
bence bir boyut bu.