Ağlaşır Dudakta Bir Nihavent
tutuştururlar elime acemaşiran bir sevda
çargah makamlanır kış günüm kıymığı batar sazın tenime, iki lafın arasında ağlaşır dudakta bir nihavent ruhun duymaz ruhum duyar ruhum doyar yırtık eldivenleri üşür, parmak uçlarımın peşrevinde dikerim gözümü iğnesiz oyalara, ibrişim ararken yumağım laf açar avucumda, üç kuruşluk sözler uzar tırnakları, kendi halinde cümlelerin sıfatsız güfteler yaparım, peşrevsiz ellerine öznesiz besteler şiirler yazarım etiketsiz şişelere, kıyın dalgalarına atarım aramızdan su sızar karpuz kabuğu düşer, üşümüş denizlerime şaşarım... eteği değer su kenarlarıma, iki kat çoraplı kadınların şehre şemsiyesiz yağmurlar yağar kaçışır yangın yerlerim nemlenir ebemkuşaklarının renkleri, el yazması gölgede elleşir nakış tutmayan gergefte , kumral saçlı hal ve gidişler dudak büker dil altlarının ağusu bizleşir bitişler ıslanır gayrı resmi evlerin, cam güzelleri h/içlenir gün içlenir iç kapıların, canı yanık menteşeleri adın düşer dilime yüzükoyun körelir duyguların bileyi hiçleşir dünün resimlerinin, vesikalık gülüşleri kımıltısı fısıldaşır, göze alınmış sonların yaşlanır sonu malum hikayelerin, ser sefil düşleri susar hayalhanelerin helali hoşu susar acemaşiran susar nihavent susar kul korkusunda, karınca duaları susarız... susar nihayet Demir Mutlugil |
Saygımlasınız her daim.