ALEVLERİN DANSI
Merhaba geçmişim,
Hoş geldin... Günlerden Pazar, Neden bu kadar geciktin..? Geçmişim diye başlıyorum artık söze Çünkü geleceğe dair hiç bir sözüm, Kuracak hayallerim ve takatim kalmadı... Gerçekten zaman bazen her şeye ilaç oluyor; Acıları dindirmeye, İnsanı mutlu etmeye.. Sonunda o mutluluk adını koyduğumuz her şey, Her an , Her sefa’n bizi terk ediyor. Ah mutluluk, u’mutsuzluk... Mutluluğu yanan bir muma benzetirdik daha çocukken Mutluluk çerçevesinde, Mumun etrafında dolaşıp, ateşin dansını seyreder, Hayallere dalardık ve mutluluk çerçevesini doldururduk… Hatırlıyor musun?.! Bir defasında ateşin büyüsüne kapılıp ona dokunmaya çalışmıştım, Çocuktuk daha, hatırlasana. Elimde duyduğum acıyla ağlamaya başladım, Mumu da söndürmüştüm... Karanlıktı, Korkuyordum... Annem koşarak gelmişti yanıma, Gözyaşlarımı sildi, Ellerimi öpmüştü… Acısını hissediyordum, Ama annem yanımdaydı artık Ve hiçbir şeyden korkmuyordum. Şimdi ise aynı acıyı kalbimde hissediyorum, Ağlıyorum, Boğazıma düğümleniyor nefesim… Korkuyorum, Hiç kimseye söyleyemiyorum içimdekileri. Hani dönSEN diyorum, Dönsen tüm acılarım dinecek, Karanlığıma güneş doğacak… Biliyorum artık geçmişim, Geçmişsin, Çok uzaktasın. Ve ben kendimi kandırıyorum, Biliyorum... Keşke tekrar çocuk olabilsen, Elim yansa yine, Yüreğime dokunmadan… O küçük mum ışığında Ve annemin dokunuşuyla geçse ’’TÜM ACILARIM’’ |