BÜYÜK İŞKENCE
Evet,
vardır, her şeyin, her işin, her sözün, her davranışını mantıklı makul bir manası. Hele hayat denilen, Her şeyin içinde yaşandığı, Beşerin O muhteşem bulmacası. Her şeye anlam kazandıran, cansızı canlandıran, manalandıran, Evet sabah doğan güneş, Gecelere nur serpen güzel ay. Anlamsız mı şu sahilsiz deniz, Deli gibi akan, Nehirler ve boz bulanık coşkun çay. Uçan kuş, açan çiçek, çok manalı, Sanıyorum her şey manasını, Hayattan ve hayatı kutsayarak yaratandan alıyor olmalı. Yüzde beliren mutluluk belirtisi bir tebessüm, Keder ve sevinçte, gözden akan yaş, Her olay hayat sahnesine, çıkan sırlı perde, Farkına varılmadan yavaş yavaş. Geçiyor penceresinden, Kimi bakan, kimi sarkan, Yolcular ile dolu bir tren gibi hayat, Acısı tatlısı ile bütün olaylar. Miyarlarca, milyonlarca yıllık Maziden arta kalma eski ve bayat. Evet anlam katmalı, bir amaca dayatılmalı, Herkesin yaşadığı başı ve sonu karanlık görünen bu gizemli oyunu. Yoksa sonu, Sevimsiz, meyvesi oldukça acı, Korktuğun sonuca akarken hayat, yaşamak için verdiğin amansız ve anlamsız mücadelenin, Neresi tatlı? İşte hayat! Rahimle, kabir arası, Sonu ölüm ki! .. Yok, Bulunamadı, hala bir kurtuluş ümidi. Mana ve maksadı Yaratana sorulup, bilinmedikçe, Sarhoşçasına yaşanacak bu Herkesi tehdit eden büyük işkence. Necdet EREM |