Agoradan gelen fragman
büyülü ricaları yüzünden iklimin kayda değer geçmemiş
afilli rehaveti entarinden dökülen taşlar basitti arzuhalsiz ise müsavi olan gibiye denk gelmemenin. uzuvsusuzum ama vicdani teretdürterleri çekim ve baz alanı titrenişleri antikriz ve melankoli iltihaplanması. bu dolaysız bir kalp origamisi. şimdilik ve tekrasız tekrarlı avuçlamam kopardığım kalibre içime batan bahçelerden. bu dimdik vurgulanan kıyamet aşısıyla tuhaflanmamın yeri geldiğinde ki hali kimsenin dünyasını çarpacağım diyerek artistlik yapmadan rehabilite sonralarımın ufak tefak rezalet muhalifliği yanıyla bağdaş kuruluşlarımın ürpeten sinsi zerafet ve zevzekçe yanıyla oyalanmam kadar basit olacaktı oysa artık oysaya gerek yok...basitede.. ne de halvet edildik.değilmi.karanlıktaki karamsarlığım. uzun zamandırlanmış kendimle yeniliği aynı ve ayna beduasına sarılarak uyayanmanın baştacı takıntısı sanırm. iyi bir düşengeç düşün sağ tayfasıyla seyirmek sol gözünü. her an ihtimalse dünyam tersine döndüğüne uyanma merhametiyle koynuma alıp ateşten basamaklarının basılmadık yerini bırakmamak nefsaniyetin en anlamlı dilemması toynaklarımdan sorguçlarıma eflatun rengiyle iffetlenme aşısı tarafından ısırılıyorsam perşembenin rengi havari mükemmeliği ama diş ipi izleri boğaziçimde balıkçı yaka kazak üzgün sakladıklarından. ve iç kanamalarım.ciddi tüneller kazarak geliyor kazanmaya her hafta sonu saklanacağım yolun bedevi ve kıtmirci navigasyonu kuponlarımı yatırıyor yanlış yoldan evime döndümde. izlerimi sakıncalı görüp beni bir yan cehennemde saklamalıkapısından giriyorum gölgeden odama diğerlerine ile açık.açık yüzleşme ve öngörüş ölüm aynasında. ben biraz üzülmeye gece biraz yenilmeye gündüz demenin en sonuncusu bir akşamdan zirveye istisnasız hiç ellemediğimi koydum.ortaya soyunmuşluğum ve suyum ve kalelerim ben stipriz yaptığım anda şehvet yalakları arınılamaz artık bir suyla dolanıp boşalır ki gözlerim ve iç bulanık bir hayaletin mağrasına gidemeyen hiç istasyonunda küçük muhal verileri kadar toplar yere düşürdüklerini diyabetik bir taşekkürle horoz şekeri ısmarlayıp çocukluğuna dolaylı aktarmaların ensesinden atıp kendini ortalama bir çölün en kıdemli caddesinde ki en iyi bildiği işi yapar çıplak ayakla dolaşmasına izin vermez hiçbir kadının asfaltta. Çöle basan leylanın ayaklarına saygısızlık edilmesin diye. oysa çıplak kadın sahneye çıkmadan gösteri bitmez bu olsa olsa son düellodur ayabakanla karabasan arasında. ve düşmeyi böyle sevenler yer yastığını sırtında taşırlar. asvalt ve çöl uçurumlarında. |